MÜNİR DERMAN ÇÖZÜMLEMELERİ

"On üç senedir Kırklardanım… Kırkların yedinci, en genciyim…"

“Gözyaşı, su şebnem, gül kokusu... İşte seher vakti bu... Bu meltem on dakika eser. Aman dikkat et. Ama kim dikkat edecek kim... Kim görecek. Şebneme basma sakın... Bulursan sağ el işaret parmağı ile gözlerine sür bu şebnemi... Sebebini sorma sakın... Burada sebep sormak şüphe alametidir. Arşı seyredersin... Hakka kasem ederim. Cenabıhak kelamında sabahyıldızına kasem eder bilir misin? Bu arada bir kervan geçer. Bu asırda bu lafları kimseden duyamazsın. Nimet gelir, kadri bilinmezse gider. Ve bir daha dönmez... Bu vakitte uyuyanlar, uyumuş olanlar ne kadar hazineler kaybetmiştir. Bilir misin ?” (Opr. Dr. Münir Derman)

"Hacerü’l- Esved’in hangi yıldızdan düştüğü malumdur. Büyük veliler bunu söylemektedirler. Sırrını ve yıldızı gizlemek için aşikâr olarak cennetten gelmiştir sözü hakiki İslam’a kâfidir, incelenmemesi için bu söz yeter."

“Yıldızlar vardır görünmezler, gölgeleri vardır toprakta... Bazı yıldızlar da vardır, omuzlarda taşınmaz, kalpte taşınırlar, onları kimse bilemez, görünmezler de... Namsız, nişansızdırlar…”

"İsa’nın ineceği bildiriliyor. Bunların hepsi oldu bile… Kimse farkında değil...” (Opr. Dr. Münir Derman)

“Halkı tufan, her veliyi Nuh’un gemisi bil...” (Opr. Dr. Münir Derman)

Sabır, Allah’ın Sabur esmasından başka bir şeyle ilgili değildir. Bir sınav salonu olan şu dünyada, en sevilmeyen öğretmen: Sabırdır. Bilgeler, hep sabrı öğütleyip dururlar. Üç yerde, sabrın şart olduğundan söz eden veliler de var: “İbadette sabır, musibetlere sabır, günahlara girmemek için sabır.” Acaba sabrın hepsi bunlarla mı sınırlı? Bizce değil…

“Bizi görürler… Bulamazlar… Zira gaflet ve şüphe bulutlarıyla  örtülüyüzdür… Binbir renkte  görünmeğe mecburuz…”  (Opr. Dr. Münir Derman)​.

“Bizi bazen veli, bazen meczup, bazen zındık görürler… Bu hal bizim sükûn ve huzurumuzu bozmamak için Allah’ın bir vergisidir… Bu kadar çeşit içinde sebat edip şüpheyi silen elinde bahane bulunan bizden fayda görür… ” (Opr. Dr. Münir Derman).

“Beni hatırlatan şeylerde, yazılarımda, seslerimde seyredeceksiniz. O da belki bana vefa gösteren tek bir kişi olacak… Yaşlandım, gözüm görmez, bacaklarım tutmaz, nefes alamam. Kimse yok bana yakın… Yakınlıklar görüyorum, alâkalar görüyorum, kıskanıyorum. Kimi, bilmiyorum... Yapayalnızım her bakımdan, sevdiklerimi göremiyorum. Dostlarımın dışarı vuran güzelliklerini göremiyorum. Beni arayan,  yazılarımda, kitaplarımda arasın, ben onlara gömülüyorum... Yazılarım kim için yazılmıştır? Ona...”   (Dr. Münir Derman)

“Bir şeyler istiyorsan, her şey teslim edilmez. Yanlışın var… Şahit isterler. Mihenk taşına vururlar, ayarını ölçerler. Bakırı altın diye satman, kabil olmaz. Her şeyi ehli bilir. Kış ve yaza inanmak, onları olduğu gibi kabul etmek, onların eziyetini hafifletir. İşte belalara da inanmak bunun gibi bir şeydir. Hak’tan geldiğine inanmak ve sabırlı olmaktır. Sabırlı insanlar, Allah’ın heybet nuru altındadırlar, ölüdürler.” (Opr. Dr. Hüseyin Münir Derman)

“Velayet halinin işareti vardır. O işaretler, velilerin yüzlerinden okunur. Onu anlayış sahipleri sezer. O işaretler, velayet halini anlatmaya yeter. Dile hacet yoktur. ” (Opr. Dr. Hüseyin Münir Derman)