Rical’ül-gayp Kırklar Evliyası Opr. Dr. Hüseyin Münir Derman Notları
Kurban
Sonsuz semâları masmâvi bir nur ile dolduran ALLAH'a hamd ederim!.
Sabahın bu vaktında yataklarından kalkıp Huzûr-u RABBâniye duran nûr yüzlü İslâm'lara salât u selâm ederim.
Bu gün biliyorsunuz gök aylarının yani Cenâb-ı ALLAH'ın gökte seyreden ayına göre Zilhicce Ayıdır. Zilhicce Ayının onuncu günü Hacılar Bayramı yahut Kurban Bayramı'dır.
Ben size; "Kurban şöyle kesilir, kurban böyledir" bunları anlatacak değilim. Hepiniz İslâm'sınız. Kurbanın ne olduğunu bilirsiniz.
İmâmı Yusuf, İmâmı Muhammed, İmâmı Şâfiî, İmâmı Ahmed'e göre sünnet-i müekkededir. Yâni Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem Efendimizin terk etmediği bir âdettir kurban.
Diğer imamlara göre vâcibdir. İster vâcib olsun ister şey, Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem efendimiz yapmış mı bunu?
Keseceksin!. .
"Efendim fakire et mi vereceğiz?" Etin de değil oğlum, bir parça etnen insan doymaz. Bu gün üçyüz dörtyüz bin koyun kesilecek Hac'da. Bu gün bu gün. Oralara gidenler bilir. Hepisi kumda karışır gider bunların. Yiyen yok. Eden yok.
Kesilmede iş!. Kan akmada. "Kan akarsa ne olur?" Onu söylersem, insan hepimiz çıldırırız. Kes!. Rasûlullah kesti. Kes sen bakma!.
Kanı akması lâzımdır ALLAH için. Kestikten sonra istersen sucuk yap, kavurma yap. Ne yaparsan yap!. Eh işte ha sen fakire verirsin.
Asıl kan akmalıdır ALLAH için, kan akmalı, kan akmalı!. Dağıtmak müstehabtır iyidir dağıtırsınız. Besmelesiz kesilen koyun da haramdır haaa. Koyuna bir şey olmaz, Cebrâîl kucaklamıştır. Senin edebsizliğindir. ALLAH’ın ismini anmadığın için "Yeme bunu!" emri çıkar. Pislik sende, mübârek hayvana kabahat bulma!.
Namaz için haram gün yoktur oğlum. İstediğin zaman kıl!. Bâzı ibâdetler için vardır. Meselâ bu bayramın dört günü oruç tutamazsın. Niçin tutamazsın? "Efendim hayvan gibi et mi yiyeceksin?"
Yok oğlum yok!. Onların hikmeti hep söylenmez. Çıldırır insan. ALLAH öyle kazıklar koymuş ki, manevî kazıklar: "Onların etrâfına tutunun!" diye hepiniz aha şuna!. Şimdi milletin çoğu uyuyor oğlum, uyuyor. ALLAH rahatlık versin!. Şöyle yanına şeyinden. Efendim adam Ramazan da geliyor namaza bi de bayramdan bayrama.
Gelsin oğlum kafasını secdeye koyuyor mu, içinde nûr var mı bunun. Kınama onu kınama!. Ya hiç kılmayan ya "Lâ ilâhe illallah" demeyen ne olacak.
"Elhamdulullah! Elhamdulillah!" ki başınızı şuraya koymak için geldiniz. Ne mutlu size!.
Kurban kelimesi ağam Arapça bir lakırtıdır. Cem'i, karabi cem'i ne lüzum var der kurbanlar deriz geçeriz. Mânâsı "Etekarrebu bihi ilallah" ALLAH'a yanaşmak usûlu bu.
Yakınlık. Gurbet kelimesinden müştaktır. Mânâsı rahîm cihetiyle, hilmiyyet cihetiyle ALLAH'a yanaşmak. Bunlar yapılmadan sonra yanaşamazsın ALLAH'a.
Abdest almadan câminin içine giremiyorsun. Daha câminin içi, girdikten sonra ALLAH'a yanaşmak. Neler olacak?.
Elem neşrah leke sadrak.
Biz onun göğsünü yardık.
"Efendim nasıl, mânen?"
Mânen değil mânen değil!. Bıçaknan yardılar!.
"Nasıl bıçak?"
Bıçaklannn bıçak!.
Makine yatağının arasına kum koymağa benzer.
Ben burdan kitaptan okumuyorum. Kafamın arasına koydu mu, durur kafam. Zâten o kadar akıl yok. İşte durdu iki saat.
E lem neşrah leke sadrak (sadrake). onun göğsünü yardık.
Bıçaknan yardı Cebrâîl Aleyhisselâm.
Ben kulum ben ameliyat yapıyorum da. Cebrâîl nasıl yapmaz?
"Efendim?"
Efendimi yok. İslâm'da Efendim yok.
"Eğer" kelimesi İslâm'da yasaktır.
Cenâb-ı Peygamber Efendimiz buyurmuştur. "Eğer kelimesini kullanan münâfıktır!" demiştir. Hadis-i peygamberi. "Eğer şöyle olursa, eğer böyle olursa." Eğer yok. Kasıt gibi lakırtı var. ALLAH’ın kaderi, evet böyle.
"E lem neşrah leke sadrak (sadrake).
Ve veda'nâ 'anke vizrak (vizrake).
Ellezî enkada zahrak (zahrake).
Ve refa’nâ leke zikrak (zikrake)."
Anlatıyor anlatıyor da bunlar yapıldıktan sonra
"Ve ilâ RABBike ferğab."
Ondan sonra ALLAH'a yanaş!.
İşte bu koyunu kesmek de ALLAH'a yanaşmanın bir yönüdür. O halde dinde mânâsı nedir kurbanın?
Dinde mânâsı ibadet niyyetiyle, fakire yardım niyyetiyle değil. Kavurma niyyetiyle değil.
"Efendim Eskişehir'deki fakirler biraz et yesin!" diye değil. Et yer hepisi ishal olurlar. Bırak sen onu!. İbadet niyyetiyleeee.
Cenâb-ı ALLAH Rasûli Ekrem Efendimiz.
"Ve ilâ RABBike ferğab"
ALLAH’a nasıl yanaştı, nasıl etti: O usul üzere ibâdet niyyetiyle vakt-ı mahsûsunda muayyen hayvanı kesip kanını akıtmaktır.
Kendisine fitre vâcib olan herkese kurban vâcibdir. Bu vâcib şahsa aittir. Bizim ev halkına değil.
"Efendim param yok!"
Kesme!.
"Param var!"
Kes!.
"Efendim kaç tane keseyim?" Ne kadar kesebilirsen kes!. Rasûllullah kesmiş mi? Kes!. O halde vâcibdir. Vâcib neymiş?
Vâcib farz gibi açık ve kat’î bir delile dayanmayıp, farz gibi her anda olması lâzım olan şeye derler vâcib.
"Vâcibi işlemeyenler ne oldu?. Ben yapmayacağım vâcibi."
Azâba dûçar olurlar.
Sigaranı yakacaksın da maşan yok. "Maşasız al!" diyecekler sana maşasız. Azab olur. Kıyma yapılmazsın korkma, ALLAH rahîmdir.
"Edebsizlik yaptın orda ateşi maşasız al!" diyecekler.
Azâba dûçar olanlar.
İnkâr edenler, inkâr edenler büyük günah işlemiş olurlar fakat dinden çıkmazlar haaa!. Dinden öyle kolay kolay çıkmaz.
"Dinde vâcib yoktur" dersin!
O zaman tamam işte.
O zaman tam mareşal oldun, küfür mareşalı. Gittin!.
"Hâli vakti yerinde olup da kurban kesmeyen bizim câmimize yaklaşmasın!" diyor sallallâhu aleyhi ve sellem Efendimiz.
Şimdi bize bu kadar yeter kurban daha.
Ohooo onlar kurbanlar gider.
Bir zaman namazlar nasıl kılınır onu anlatacağım.
Şimdi Aziz Müslümanlar!
O da anamı üç gün evvel gömdüm. Gömdüm anamı rahmetli oldu. Herhalde sesim ondan kısıldı. Ağlamadım. Neye ağlayacağım ALLAH'ın emri. Hepimiz öleceğiz. "Her nefis şeyi tadacaktır ölümü." Âyet var.
"Küllü nefsin zâikatu'l-mevt."
Yavv bu en büyük teselli daha ne ağlayacaksın. Ağladın mı ALLAH’a isyan olur. Seksen altı yaşında gömdün anamı. Üzüntü oluyor insanda. Üzüntü şu, kırk senedir hizmetinde sabahtan namaza kalktığı zaman hepinize nasib olsun. Suyunu döker ayağını yıkardım işte başını tarardım, şunu ederdim! Yaşlandıkça yemeğini yedirir her gün bu devam ederdi. Şimdi o işten aylak kaldım emekliye ayrıldım. Üzüntüsü orada oğlum üzüntüsü orada.
Ağam bakarım ne vuruyor şeye. Bir odun odun. Odunu oyarlar. Şöyle makinaynan. Ondan sonra üzerine de kurumuş bir sinir, et siniri gererler. Tel yaparlar ondan. Ne diyorlar buna saz oluyor, saz. Ondan tatlı sesler çıkıyor. Bir kamışı oyuyorlar, içine üflüyorlar. Kamış âdeta konuşuyor. İnsanda gönül olduğu için gönül. Gönül, ALLAH’ın sevgili mahlûkudur.
Kâinat da insan için yaratıldı. ALLAH'da insan gönlünde, ALLAH'da insan gönlünde ses şeklinde tecellî ediyor. O halde bu vücud mukaddeslerin mukaddesi İlâhî bir lem’a bir nûr var içinde. Vücud bu nûrun muhafazası içindir. O vücûdu nasıl temiz tutmazsın. Nasıl onu fenâ tutarsın oğlum bunu düşünürsen. Ama düşünmezsen o nûr gine ordadır. Sabırlı olduğu için seni patlatmaz.
ALLAH, Es Sabûr dur.
"Felancıya efendim edebsizlik yaptı yaptı yaptı bir şey vermedi." O senin sabrın tükendi de kızdın. ALLAH'ın sabrı karşısında hiçbir şeydir o.
Kulak; kirli sözlere, dedikodulara açılırsa içeri kir dolar. Göz; iğrenç manzaralara dönerse, gördüklerinin içindeki güzellikler çıkar ortadan. Burun, güzel kokulardan ayrılırsa vücud taaffün eder, kokar.
Dil; ALLAH'ı ve onun güzelliklerini övmezse, güzellikten nasîbi kesilir. Hiçbir şey göremez. Dilinen acıları yemesini bilmezsen lezzeti bilemezsin. Dâima tatlı yiyen bir şey anlamaz. Dilin paslı olduğu zaman suyun tadını bile alamazsın hasta oldun du. Mübârek suyun tadı değişir.
Dudak; ALLAH'ı eksik edersen dudaktan, nereden gelir nereye gittiğini bilemezsin haaa!. Dudağında uçuk olursa, hanı bazen uçuk olur.
Ananın elini anacağının, sevgilinin yüzünü, çocuğunun yanağını öperken hiçbir şey duymaz. Bir uçuk sana her şeyi.
Yâ yâ kalbindeki mânevî uçuk olursa ne olacaksın. Serseri bile olamazsın. Serserilikde bir hünerdir. Hepisinden ayrı ayrı tat vardır onlarda. Böylelikle bütün yolların gittiği ana yol, gönlün bomboş kalır.
Nasıl kalır?
Adanadan Ceyhan'ı, Seyhan Nehri'ni, Mezopotamya’dan Fırat-Dicle'yi, Mısır'dan Nil'i kaldırınız.
Anadolu yaylalarından pınarları kaldırınız. Bir gözünüzü yumunuz. Çorak olur çorak!. .
İnsanın içinden bu mânevî ALLAH Sevgisini, Peygamber Nûrunu kaldırın atın insan bomboş çuval bile olamaz!. Çuvalı beş liraya veriyorlar şimdi. Çuval bile olamaz. Kafanın içindeki kandil, nûr söner. Gönül yurdu virâneye döner.
Kötülüklerin, fenâlıkların günahların bir değeri yok mudur? Vardır, nasıl yok dur?.
Çirkinlik, gurûru yener. Böylelikle güzellerin başına gelen dertlerden uzak kalır. Bir ağaç kışın kurur bahar geldiği zaman tekrar filiz vermeğe başlar. Yapraklarını göğe kaldırır. Bilir ki ışık ve rızık gökten gelir. Ne diyor size rızık gökten gelir âyet-i kerimesi...
Münir Derman