OTUZ YIL BOYUNCA HER GECE CİNLERİN KENDİSİNİ BOĞDUĞU ABİMLE İLGİLİ BİR HATIRA…
Günlerden bir gün, Kanada’dan Türkiye’ye tatil için gelmiştim. Akrabalarla bir araya toplanmış, çay içiyor, muhabbet ediyorduk. Her nasılsa sohbet ortamında, söz dönüp dolaşıp cin musallatına geldi. Tam bu sırda, yengem benden bir ricada bulunmak için söze girdi ve bana şöyle dedi “Abini otuz seneden beri, istisnasız her gece cinler boğuyorlar. Karabasan gibi üzerine çullanıyorlar. Abin, her gece inim inim inleyerek çırpınıyor. Allah rızası için abine bir şeyler yapamaz mısın?” Hayretler içinde kalmıştım; çünkü abim, bir kez olsun bana bu durumdan söz etmemişti. Abim, haramlardan sakınan, düzenli olarak ibadetini yapan, fakire fukaraya iyilik eden, oldukça edepli ve bir o kadar da ketum bir insandı… Abimin; hayatta, hiçbir şeyden dert yandığına bu yaşıma kadar hiç tanık olmadım. Sabır, şükür ehli; oldukça merhametli ve iyi niyetli bir insandı…
Abime sordum: “Yengem ne diyor Allah aşkına?! Yaşadığın olayı bana anlatır mısın?” Abim, yaşadığı cin musallatıyla ilgili şunları söyledi. “Yengenin anlattıkları doğru… Her gece uykuya dalmadan önce üzerime çullanıyorlar. Onlara karşı koymaya çalışıyorum, ama nafile… Çok güçlüler… On on beş dakika kadar beni boğup sonra da çekip gidiyorlar. Bazen gözleri çekik Japonlar gibi geliyorlar, hem de sürü halinde, bazen de köpek gibi… Ama çoğunlukla kendilerini görmüyorum. Beni boğmaya başladıklarında geldiklerini anlıyorum…”
Hayretler içinde kalarak abime sordum. “Sen şükür, Kuran okumayı, dinini bilen bir insansın. Yatmadan önce Ayetel Kürsi okuyup Allah’a sığınsan?” Abim, “Ayetel Kürsiyi okuyorum; ama yine de geliyorlar… Yapacak bir şey yok, kader…” dedi…
Abimin haline oldukça üzülmüştüm… Kanada’ya dönünce Sual Aaron’a bundan bahsetmeye karar verdim. Saul Aaron beni oldukça severdi, en sevdiği yönüm de manevi hayatla ilgili üstüme vazife olmayan hiçbir şeyi kendisine sormamamdı…
Kanada’ya dönünce, hemen Saul Aaron’u ziyarete gittim. Bizi büyük bir muhabbet ve sevgiyle karışıldı… Hoş beşten sonra çaylarımızı içtik… Türkiye’deki akrabalarımın halini hatırını sordu… Bunu fırsat bilerek, hemen abimin başından geçen cinlerin boğma hadisesini kendisine anlattım. Saul Aaron; baştan sona beni büyük bir ilgiyle dinledi… Elinde, doksan dokuzluk ağaç bir tesbih vardı… Bana “Sen burada otur, çayını iç… Ben, abine musallat olan cinlerle ilgileneceğim…” Dedi ve her zaman tesbih çekip, ibadet, dua yaptığı gizemli odasına girdi... On beş yirmi dakika sonra Saul Aaron odadan çıktı… Bana ne olup bittiğinden yana hiçbir açıklama yapmadı… Ben de edep gereği kendisine bu olayla ilgili hiçbir şey sormadım… Gece yarısı olmuştu, Saul Aaron’dan müsaade isteyip eve doğru yola koyuldum…
Saul Aaron’un abime dua ettiği gecenin ertesi günü yengem beni aradı… Sevinç ve telaş içinde bana sordu… “Abine bir dua eden, bir şey yapan mı oldu? Abin yanımda istersen gerisini o anlatsın.” deyip telefonu abime verdi… Abim, telefonda bana şunları söyledi… “Dün gece cinler kalabalık bir topluluk halinde geldiler… Beni boğmak için nasıl çırpınıp bağırıyorlar… Cinlerin tümü, manevi bir odaya hapsedilmişler… Bana hiçbir zarar veremediler, çekip gittiler. O günden sonra da bir daha gelmediler.” dedi… Buna oldukça sevinmiştim. Aradan birkaç ay geçtikten sonra abimi aradım. Cinlerin gelip gelmediklerini kendisine sordum. Kesinlikle, o günden sonra cinlerin bir daha gelmediklerini; huzur, güven, emniyet içinde yatabildiğini söyledi… Bu duruma, ziyadesiyle sevinmiştim. Bu olay yaşanalı nerdeyse iki yılı geçti ve abim tek bir gece olsun cinler tarafından boğulmadı… Otuz yıllık cin musallatı; Allah’ın izniyle Saul Aaron’un cinlere müdahalesiyle ortadan kalktı… Allah’a hamdolsun…
Saul Aaron’a, abimin yaşadığı bu gelişmelerden söz edince bana şöyle dedi “Bütün güç, kuvvet ve yardım; yalnızca Allah’tandır...”
Merak etmeme karşın o gece Saul Aaron’un abimin cinlerden kurtulması için ne yapıp ettiğini kesinlikle kendisine sormadım. Saul Aaron, benim bu huyumu çok seviyordu. Ömrüm oldukça da asla bununla ilgili kendisine bir soru soramam; çünkü Saul Aaron’un gözünden düşüp güven ve sevgisini yitirmek istemem…
A, SILA
Hizirlayolculuk.com