top of page

SAUL AARON’UN BURSA’DAN ZİYARETİNE GELEN TALEBESİYLE İLGİLİ SÖYLEDİĞİ İNANILMAZ SIR…

Yıl 2010… Saul Aaron’u yaşadığı ilde ziyarete gitmiştim. Bursa’dan yeni evli talebesinden biri kendisini ziyaret için geceden yola çıkmışlar. Sabah on gibi de kahvaltıda olacaklarını söylemişler. Ben Saul Aaron’u ziyarete gittiğimde sabah 9 sularıydı… Gelecek misafirleri için mükellef bir kahvaltı sofrası hazırlamıştı… Kahvaltının hazırlanmasına ben de yardım ediyordum.


Saul Aaron bir ara tespihlerini yaptığı gizemli sır odasına gitti… Büyük olasılıkla zikir ya da dua yapmak için odaya gitmişti… On beş yirmi dakika sonra Saul Aaron odadan çıkıp mutfağa geldi… Bana;


“Çalış da ellerden dost edin; düşmanlarını annen doğurur…” deyip sözlerini şöyle sürdürdü: “Bursa’dan ziyaretimize gelen arkadaşımız kendi kendine şöyle düşündü:


“Saul Aaron, yeni bir eve taşındı... Evin eksikleri vardır. Kendisine 10.000 TL vereyim, eksik olan ev eşyalarını alsın… Bu parayı, borç olarak değil; gönülden gelen bir hediye olarak kendisine takdim edeyim…”


O anda tüylerim diken diken oldu… Saul nerede yaşıyor, Bursa ta neresi… Üstelik de bu; Bursa’dan gelen misafirin Allah ile kendi arasında kalmış olan bir düşünce… Bu, cidden şok edici, kesinlikle inanılmaz bir durum… Çok merak etmeme karşın; manevi edep gereği bu konuyla ilgili kendisine hiçbir şey sormadım… Saul, benim bu yönümü çok seviyordu, hep de bu yönümle Saul’un kalbinde kalayım istedim… Bu arada Saat 10’a yaklaşıyordu… Çayı demledik, Bursa’dan gelecek misafirleri beklemeye koyulduk…


Saat 10 sularında kapı çalındı… Misafirler gelmişlerdi… Saul Aaron, Bursa’dan gelen misafirleri büyük bir içtenlik ve sevgiyle karşılayıp kendilerini içeriye buyur etti… Hal hatırdan sonra kahvaltı için hep birlikte mutfağa geçtik… Bursa’dan gelen arkadaşımızın eşi, çay servisi yapmamıza müsaade etmedi, çay servisini kendisi yaptı…


Saul Aaron’a bütün kalbimle inanıyordum; ancak nefsim buna iman etmemişti… Nefsim bana ha bre “Hani 10.000 TL nerede?” diye vesvese verip itikadımı bozmaya çalışıyordu… Kahvaltıyı yaptık… Çaylarımızı yudumlarken Bursa’dan gelen arkadaş, siyah deri bir çantayı eline aldı… El çantasının fermuarını açmak üzereydi ki Saul Aaron;


“Dur, o çantayı açma!” dedi ve sözlerini şöyle sürdürdü…


“O çantanın içinde 10.000 TL mi var?” Bursa’dan gelen misafir şok yaşadı ve titrek bir sesle “Evet.” Dedi. Saul Aaron;


Sen; “Saul Aaron, yeni bir eve taşındı... Evin eksikleri vardır. Kendisine 10.000 TL vereyim, eksik olan ev eşyalarını alsın… Bu parayı da bir borç olarak değil; gönülden gelen bir hediye olarak kendisine takdim edeyim…” Diye mi düşündün?” dedi…


Bursa’dan gelen misafirin beti benzi kül gibi olmuştu… Şaşkın bir ifadeyle “ Evet…” dedi. “ Eğer bu parayı kabul ederseniz bizi mutlu edersiniz…” dedi… Saul Aaron “ Öyleyse o parayı bize ver…” Dedi… Misafirin eşinin gözleri fal taşı gibi açılmıştı… Bu olup bitenlerden kendisinin haberi yokmuş… Bursa’dan gelen misafir, çantasından bantlı bir tomar para çıkardı… Para tam 10.000 TL’ydi… Saul Aaron parayı aldı, misafire teşekkür etti… Sonra da parayı tekrar misafire uzatıp kendisine şöyle dedi:


“Bizim parayla işimiz olmaz… Bu parayı alın, güle güle harcayın… Naifliğiniz, ince düşünceniz her türden övgüye değer… Sizlere minnettarız, iyi ki varsınız. Teşekkürler…” Dedi… Bursa’dan gelen misafir, şaşkınlık ve hayret duygusu içinde parayı çantaya koydu…


Bu inanılması güç metafizik olay karşısında benim nefsimin suratı beş karış olmuştu… İçimden nefsime şöyle dedim “Aha da sana 10.000 lira! Gördün mü 10.000 lirayı?!” deyip nefsime çıkıştım… Misafirler aynı günün akşamı, bizlerle vedalaşıp Bursa’ya döndüler…


Bursa’dan gelen Saul Aaron’un talebesi, yaşadığı bu olayı, İstanbul’da yaşayan Saul’un talebelerinden bir arkadaşımıza hayretler içinde kalarak anlatmış… Bu hadiseyi; Saul Aaron’un İstanbul’da yaşayan ve gerçek bir evladı Resul, seyyid olan, öğrencisinden bizzat dinledim…


A, SILA

Hızırla Yolculuk

bottom of page