Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın Zehirlenmesi
!996 yılında Malatya'nın sakin köşelerinden birinde, eski bir Osmanlı metninin tercümesiyle uğraşırken, tozlu kerpiç evimizin yalnızlığı, bilimsel çabaların yorgunluğu ile harmanlanmıştı. Günlerden bir gün, beklenmedik bir kapı çalmasıyla irkildim. Ailem, kapıyı açar açmaz, telaş içinde yanıma geldi. Yüzlerindeki korku ve telaşın izleri belirgindi: "Dışarıda, bu dünyadan olmayan birisi var, seni soruyor," dediler. Kapıda, yeşil gözlü, ak sakallı, yetmiş yaşlarında, sakin bir adam belirmişti. Elindeki ağaç bastonuyla adeta bir ruhani zat gibi duruyordu. Selam verdi, ben de selamını aldım ve içeri davet ettim.
Adam, kendisinin Yusuf olduğunu, Malatya'nın Pötürge kasabasında yaşadığını ve evimizi, rabıta aleminin kalp gözüyle gördüğünü söyleyerek beni şaşırttı. Deniz yeşili gözleriyle sakin bir hava saçıyordu ve bizi ziyaret etme nedenini açıkladı: "Baba cihetiyle seyitlerdensiniz. Size bir virt vermek istiyorum," dedi. Ona, Gavsul Azam Seyyit Abdulkadir Geylani Hazretlerine bağlı olduğumu, başka bir elden himmet ve tasarruf almanın uygun olmayacağını nazikçe belirttim. Ancak bu, onun niyetinden vazgeçmesine neden olmadı.
Velayet yolları hakkında uzun bir sohbetimiz oldu. Sohbet sırasında konu dönüp dolaşıp Rahmetli Turgut Özal'a geldi. Yusuf Efendi, "Rahmetli Turgut Özal benim dostumdu... Beni makam arabasına alıp gezdirirdi. Kalp gözümün olduğunu bilir ve çok hürmet ederdi. Bir gün Ankara'dayken, manevi aleme teveccüh etmemi ve Cumhurbaşkanı olup olmamasının hayırlı olup olmadığını sormamı istedi," dedi. Rabıta aleminde, takım elbiseli, şık tıraşlı kişilerin Turgut Özal'a zehirli ilaç verdiklerini görmüş ve ona bu zuhuratı aktarmıştım. Turgut Özal, "Tevekkeltü alellah" diyerek susmuş ve daha sonra Cumhurbaşkanı oldu.
Yusuf Efendi, tekrar tekrar bize gelip gizemli alemlere dair koyu sohbetler yapmıştı. Ricalül Gayp erenlerinden olan bu yüce evliya, bir yıl sonra sessizce yıldız gibi kayıp Hakka kavuştuğunu öğrendiğimde, manevi dostlar az bulunan bir cevher gibi, buruk bir hüzün yaşamıştım. Kendisine Allah'tan rahmet diliyorum.
Gavsul Azam Seyyit Abdulkadir Geylani Hazretlerinin yolu, göğe uzanan bir merdiven gibidir; diğer bütün yolları aşarak, manevi derinliklerin en yücesine erişir. Bu yüce yol, benzersiz bir hakikat ve maneviyat kaynağıdır. İşte bu sebeptendir ki, başka hiçbir elin himmet ve tasarrufuna ihtiyaç duymadan, bu ulvi yolun öğretileri içinde yürümeyi, ruhumun tek arzusu olarak görüyorum. Bu yolda olanlar, Gavsul Azam'ın koruması altındadır. Gavsul Azam'ın büyüklüğü ve koruması sebebiyle, başka bir tesbihin himayesine gerek duymadım.
Saul Aaron