Gavs’ul-sakaleyn Es-Seyyid Şeyh Osman Nuri Hazretlerinin Yaşam Serüveni ve Kerametleri
ŞEYH OSMAN NURİ HAZRETLERİNİN ELAZIĞ’DAKİ ESKİ ASKERLİK ŞUBE BİNASINI YIKTIRIP YENİSİNİ YAPTIRMASI VE DEVLETE ASİ OLAN AŞİRETLERİ DİZE GETİRMESİ…
Sultan-ı Evliya, Gavsû'l Âzâm, Şeyhül Ekber, Hıfzû'l Kur'an Esseyyid, Şeyh Osman Nuri (Bağdadî) Kadesallahu Sırrıhu Hazretleri Elazığ meydanında toplanan asker kaçaklarını toplayıp şubeye getirmiştir. Virane halde, yıkılmaya yüz tutmuş olan Askerlik Şubesi binasını yeniden yapmaya karar vermiştir. İlk iş olarak Askerlik Şubesinin ihtiyacı kadar asker temin edilmiştir. Daha sonra da Askerlik Şubesinin yıkılıp yeniden inşasına sıra gelmiştir.
Sultanımız; acemi askerlere bir hafta gibi kısa surede azamî eğitim ve askeri bilgileri verdikten sonra kendilerine kısa bir konuşma yapmıştır:
“Bakın efendiler, Koca İmparatorluktan küçücük bir devlete düştük! Bunun iç ve dış sebepleri var. Şimdi size onu anlatacak değilim; ama şunu iyi biliniz ki, eğer kadrini bilmezseniz bu kutsal Anadolu toprakları da zaman içinde kâfirlerin eline geçecek. Canınız, malınız, namusunuz ehli küfrün tahakkümü altında kalacak! Vatanın sizlere ihtiyacı varken, sizler, vatanı beklemek yerine askerden kaçıp askerlikten uzak duruyorsunuz. Bunu ne Allah ne Peygamber ne de devlet kabul eder. Şimdi söyleyeceklerimi kulağınızı açıp çok iyi dinleyin! Askerlik dört yıl! Bunu ya gönüllü ya da gönülsüz yapacaksınız! Şayet dediklerimi yaparsanız askerlik bir defaya mahsus olmak üzere sizler için kısalacak ve kısa zamanda evlerinize sevdiklerinizin yanına döneceksiniz!” demiştir.
Sultanımız; Askerlik Şubesinin bahçesinde toplanan askerlere binayı işaret ederek sözlerini şöyle sürdürmüştür:
“Gördüğünüz gibi bina yıkılmaya yüz tutmuş ve virane bir halde… Bu binayı yıkacaksınız ve yerine Elazığ’ın şanına uygun bir şekilde yenisini yapacaksınız. İster dört yılda bu binayı bitirin teskerenizi alın, isterseniz üç ay içinde bitirin teskerelerinizi alın! Bu iş sizin elinizde, malzemeyi ben temin edeceğim; sizler de işçiliğini yapacaksınız.” Buyurmuştur.
Sultanımız; sözlerini bitirdikten sonra yirmi tane genç ve cevval askerin isimlerini okuyarak diğerlerinden ayrı bir yere toplamış ve onlara şöyle seslenmiştir:
“Sizin askerliğiniz bunlardan farklı… Sizler, normal askerliğinizi yapacaksınız. Şubede dört yıl kalacaksınız. Daha sonra da kendi ilinizde askerliğinizi tamamlayacaksınız.” Dedikten sonra diğer askerlere şöyle seslenmiştir:
“İçinizde ustalık bilenler kenara ayrılsın!” Sultanımızın sözünden sonra askerlerin yaklaşık yüzde yirmisi kenara ayrılmıştır. Efendi Hazretleri, geriye kalan askerlere şöyle seslenmiştir:
“Sizler de amelelik yapacaksınız! El birliğiyle Askerlik Şubesi Binasını kısa zamanda bitireceğiz. Bina bittikten sonra teskerelerinizi doldurup sizleri evlerinize yolcu edeceğim inşallah!” Demiş, Askerlik Şubesini kısa süreliğine Elazığ Vilâyet Binasına taşımıştır. Eskiden kalan yaşlı askerlerin teskerelerini doldurarak onları terhis etmiştir. Ceplerine, belli bir miktar harçlık koyup askerleri evlerine yolcu etmiştir.
Sultanımız; ertesi gün Elazığ’ın zengin eşraflarını tek tek ziyaret ederek onlardan maddî yardım almıştır. Çünkü devletimiz harpten yeni çıkmıştır, hazine tamtakırdır, devletin vereceği tek kuruş dahi mevcut değildir. Sultanımız, topladığı parayla inşaat için gerekli olan malzemeleri almıştır. Eski Askerlik Şube binası hızla yıkılıp enkazı kaldırılmıştır. O yıllarda beton mevcut olmadığından; bina yapımında taş, kerpiç, ağaç, ahşap kullanılmıştır.
Sultanımız, kurbanlar keserek, tekbirlerle yeni şubenin temelini atmıştır. Yeni askerler içinde; genç, zeki, çevik olanlardan beş tanesini çavuşluk rütbesi ile taltif edip inşaat ekibinin sorumlusu olarak onları görevlendirdikten sonra kendisi de yapacağı işlere koyulmuştur.
Sultanımız, yanına aldığı askerlerle; askerlik çağı geldiği halde askerlik görevinden firar edenleri toplamak için ilk etapta Elazığ vilâyet merkezindeki, daha sonra da yakın köy ve nahiyelerdeki asker kaçaklarını toplayıp kafileler halinde Askerlik Şubesine getirmiştir.
Sultanımız; Elazığ’ın ihtiyacı olan askerleri karakollara dağıtıp asker ihtiyacını karşıladıktan sonra Elazığ dağlarını ele geçiren Devlete asi eşkıyalarla mücadeleye başlamıştır. Sultanımız; zaman zaman köyleri basıp insanların canına, malına, namusuna zarar veren çapulculara operasyon yapıp onları toparlamıştır.
O dönemde eşkıyalar, dağlık bölgeleri ele geçirmişlerdir. Devletin gücünün zayıflamasından dolayı da dağlara hâkim olmuşlardır. Sultanımız; bir ay içerisinde; Elazığ’a yakın yerleşim birimlerindeki eşkıya guruplarını temizlemiştir, daha sonra da uzak dağlık bölgelere müdahale edip oralardaki eşkıyaları temizlemiştir.
Sultanımızın aslî görevi Askerlik Şubesiyle sınırlı olmasına karşın; her türden asayiş işlerini yapması için Kolordu Komutanı tarafından yetkilendirilmiştir. Sultanımızın üstün gayreti ve çalışmasıyla Elazığ şehir merkezinde ve köylerde Devletin varlığı hissedilmeye başlamıştır. Devlete vergi vermeyen, orduya asker göndermeyen, devlete ait hizmetleri yerine getirmeyen beldeler, devletin haşmetini hissedip görevlerini yerine getirmeye başlamışlardır.
Bir gün Elazığ Valisi, Sultanımızı çay içmek üzere makamına davet etmiştir. Sultanımız, gecikmeli olarak Vali Bey'in davetine icabet etmiştir. Vali, Sultanımıza;
“Osman Bey, davetimize neden bu kadar geç icabet ettiniz?” Deyince, Sultanımız sert bir şekilde Elazığ valisine şöyle karşılık vermiştir:
“Vali Bey, Elazığ’da devlet işleri tamamen aksamış eşkıya kol geziyor olmuş! Şimdi çay içme zamanı değil, oturma zamanı değil, hızla asayişin sağlanması gerekmektedir! Sizler de üstünüze düşen vazifenizi yapmamışsınız! İnşallah altı ay içerisinde Elazığ’da kurtlar kuzular yan yan gezecekler! Elazığ’da kimse kimsenin gözüne kem nazarla bakamayacak!” Buyurmuştur. Vali bey Sultanımıza:
“Osman Bey, vatandaşlar Devletin varlığını sizin gelişinizle hissetmeye başladılar. Öte yandan harabe olan askerlik şubesinin inşaatı hızla ilerlemekte… Sizden ricam; valilik binasının da tadilât ve tamirata ihtiyacı var. Buraya da bir el atın… Üzülerek söylemeliyim ki bu işleri yapmak için paramız da yok…” Deyince Sultanımız gülerek Elazığ valisine şunları söylemiştir:
“Vali Bey, yakında para bol olur inşallah! Devlet, devlet gibi olursa, vergiler toplanırsa, devletin kasasına para girmeye başlarsa, inşallah her türlü hizmeti rahatlıkla yaptırırsınız. Karakolların asker ihtiyaçlarını hemen hemen tamamladım. Şimdi, vergi memurları yanlarına asker alıp devlete ödenmeyen geçmiş vergileri toplarlar. Ben de dağlık bölgelerdeki çakal güruhlarını temizlerim. El birliğiyle Elazığ’a maddi manevi hizmet ederiz. Köylerin birçoğu içme suyundan yana perişan halde… Birçok köyde de bulaşıcı hastalıklar almış başını gidiyor. Siz; ilk önce, gelen paralarla; ilâç ve doktor yardımı için mazlum halka el uzatırsanız, halkın da Devlete olan güveni artar ve bu beldeye sükûn ve huzur gelir inşallah .” Demiştir.
Sultanımız; Vali Beye yaptığı ziyareti tamamlayarak inşaata geçmiştir. Askerler; büyük bir hızla inşaatta çalışmaktadırlar. Elazığ halkı da; inşaatta çalışan askerlere destek olmak amacıyla her gün davar kesip kendilerine ziyafet vermektedirler.
Sultanlar Babası, Şeyh Osman Nuri (Bağdadî) Hazretleri, inşaatta çalışan askere hitaben:
“Arkadaşlar, benim tahmin ettiğim süreden önce inşaatı bitireceksiniz maşallah! Allah gücünüzü kuvvetinizi artırsın! Binanın bittiği gün, gece yarısı dahi olsa sizleri terhis edeceğim. Bundan hiç kuşkunuz olmasın!” Buyurduktan sonra eve geçmiştir. Sultanımız; yalnızca ayda ancak bir kaç gece evde kalmakta, kalan günlerini dağlardaki eşkıyalarla mücadele ederek geçirmektedir. Beri yandan da teslim aldığı suçluları yüce adaletin huzuruna çıkartmaktadır.
Sultanımız, yoğun işlerinden dolayı manevî çalışmalarını ikinci plâna bırakmıştır. Çünkü devletin düzeni bozulmuştur. Cezaları; bölgede söz sahibi olan aşiretler, kabileler vermekte, devlete asi aşiretler halka ve mazlumlara zulmetmektedirler.
Sultanımız; devlete yıllarca vergi vermeyen, asker göndermeyen aşiret reislerini uyarmış, söz dinlemeyen asileri kanunlar çerçevesinde sert bir şekilde cezalandırmıştır, kendisini Devlet zanneden birçok asiyi mahkemelere sevk edip ceza evine göndermiştir.
Makale; Gavsul-sakaleyn Es-Seyyid Şeyh Osman Nuri Hazretlerinin torunu Es-Seyyid Osman Nuri Ölmeztoprak tarafından, Şeyh Osman Hazretlerinin oğulları Es- Seyyid Muhammed Arif ve Es-Seyyid Muhammed Latif Efendinin nakilleriyle kaleme alınmıştır.
HIZIRLA YOLCULUK