top of page
Gavs’ul-sakaleyn Es-Seyyid Şeyh Osman Nuri Hazretlerinin Yaşam Serüveni ve Kerametleri

ŞEYH OSMAN NURİ HAZRETLERİNİN ÖLÜM ANIDAKİ DERVİŞLERİNE VERDİĞİ MÜJDE…

Sahibüzzaman, Kutbû'l Devrân, Hıfzû'l Kur'an, Esseyyid, Şeyh Osman Nuri (Bağdadi) Hazretleri zikre, çok büyük önem vermektedir. Tarikata intisap eden her dervişine zikir halkasına devam etmelerini, halkadan geri kalmamalarını emir buyurmuştur. Efendi “Sohbet; dervişe manevi âlemde yoluna nasıl gideceğini öğretirken, zikir hal sahibi olmasını sağlar...” Buyurmuştur.


Kervan; yol boyu, manevi bir sarhoşluk içinde yoluna devam etmektedir… Diyarbakır’a giderken İlk mola yerinden ayrılan kervan, epey yol almıştır ve gün ikindi vaktine yaklaşmıştır. Efendi Hazretleri dervişlerine, yorulup acıktıklarını söyleyerek ilk köyde konaklamalarını emretmiştir. Mehmet Çavuş:


“Hayran sayenizde ben ve arkadaşlarımız ne acıktık, ne susadık, ne de yorulduk… Yerde miyiz gökte miyiz farkında bile değiliz…” Deyince, Efendi Hazretleri Mehmet Çavuş'a “Mehmet, üzerinize Allah'ın (cc) rahmeti indiği, nur aldığınız için ne acıktınız ne de yoruldunuz. Yoksa bu sıcak havada, böyle yaya yürüyerek, keyifle aç susuz yolculuk yapamazdınız… Oğul, nur alan bir insanda beşeriyet hallerinin birçoğu o kuldan uzaklaşır. Çünkü Hakk’ın rahmeti olan nurda birçok özellik vardır. Açlık, susuzluk, yorgunluk, mal, mülk, evlat, ayal, kin, nefret o kulun gönlünden silinir. Çünkü bu istekler ve özellikler nefsin özellikleri ve istekleridir. Hakk'ın nuru kulun gönlüne inmeye başlayınca nefis zelil olur ve sükûta geçer. Sizler de Hakk’ın rahmetine mazhar olduğunuz için sizde ne dünya ne de ahiret sevgisi kaldı… Gönlü rahmet dolan kuldan, cennet sevgisi de silinir. O kul, sadece Hakk’ın rızasına talip olur…”buyurmuşlardır.


Bu arada Mehmet Çavuş, Sultanımızın emriyle kervandan ayrılıp hızla konaklayacakları köye doğru gitmiştir. Kervanda; Sultanımızla birlikte evladı ayali, emir erleri ve dervişlerinden oluşan yaklaşık yetmiş kişi bulunmaktadır. Kervanda insanları ve eşyaları taşıyan otuz civarında da binek hayvanı mevcuttur.


Mehmet Çavuş’un önden gitmesinin nedeni, konaklayacakları köyde geceyi geçireceklerinden kervandaki insanlara, yiyecek temin edip yatacak yer hazırlatmaktır. Mehmet Çavuş, o havalide çok tanınan, sevilip hatırı sayılan bir insandır. Mehmet Çavuş; uzun süredir Efendi Hazretleri'nin yanında bulunduğu, tarikat edebiyle yetiştiği için bu türden hizmetleri kusursuz olarak yapmaktadır.


Efendi Hazretleri ve maiyetindekiler, su bulunan bir derenin kenarında mola vermişlerdir. Kendisi ve arkadaşları abdestlerini yenilemiş, Sultanımızın imametinde ikindi namazını kılmışlardır. Namazdan sonra Efendi Hazretleri kısa bir müddet rabıtaya dalmıştır, rabıtası bittikten sonra cemaate dönüp,


“Konaklayacağımız köyün kadın ve erkekleri halkamıza intisap edecekler. Bizi de üç gün misafir edecekler. Şu an Mehmet Çavuş köye vardı. Köyün meydanında avazı çıktığı kadar bağırarak “Ulan ahmaklar! Zamanın Sahibi, Gavsı, birazdan köyünüze misafir olacak! Daha ne oturuyorsunuz?” Diyor. Köylüleri başına toplamış… Köylülere, ayaküstü bizden ve tarikatımızdan bahsediyor…” Deyip tebessüm etmiştir. Devamla şunları söylemiştir.


“Mehmet'in üzerindeki Hakk’ın rahmetinden ötürü söylediği her söz köylünün gönlüne ok gibi saplanıyor. Şu an köy halkının çoğu gözyaşlarına boğuldular. Suphanallah, Mehmet Çavuş'un üzerinde nur direği inmiş! Çok kabiliyetli bir derviş... Söylenen her sözü gönlüne nakşediyor ve hayatını, yaşantısını ona göre ayarlıyor. Oğullar, benden sonra Mehmet Çavuş'un emirlerine itaat edin! Onun yaşadığı gibi yaşamaya gayret edin ki inşallah sizler de hal sahibi olup hem kendinize hem de etrafınıza faydalı olasınız…” Buyurduktan sonra “Mehmet köylüleri, köyün girişine getirdi. Köylüler kurbanlarıyla bizi bekliyorlar. Onları daha fazla bekletmeyelim…” Talimatını vermiş, kervan konaklayacakları köye doğru hareket etmiştir.


Kervan köye epey yaklaşmıştır. Sultanımızın buyurduğu gibi köy halkı kadınlı erkekli Sultanımızı beklemektedirler. Mehmet Ağa, (çavuş) Sultanımızın cemalini görür görmez cezbeye gitmiş ve düşüp bayılmıştır. Efendimizin kervanı köy halkına kavuşunca köy halkı salâvat ve tekbirlerle maneviyatın ağası Sultanımızı karşılamışlardır. Efendi Hazretlerinin üzerindeki Hakk’ın tecellisinden ötürü rahmet gözyaşlarına boğulmuşlardır. Baygınlık halini atlatan Mehmet Çavuş, Efendi Hazretleri'nin ayağına kapanmış ve “Hayran, senden sonra ben aklımı oynatırım! Senin duan dergâhı izzette makbul! Kerem eyle bir dua et, Hak canımı burada alsın!” Deyince Sultanımız Mehmet Çavuş'a hitaben,


“Mehmet oğul, halkın genci yaşlısı ölüm sözünü duyunca dizlerinin bağı çözülüyor… Sense ölümü sevgiliye kavuşma gibi söyleyip istiyorsun. Bu ne haldir?” Buyurup tebessüm etmiştir. Sultanımız, dervişlere ve köylülere dönüp “Hakk’ın rahmetine mazhar olan kullar, ölümden ve Azrail Aleyhisselamdan korkmazlar! Çünkü Azrail, (as) takva sahibi kulların canını almaya sevdiğinin sureti ile gelirken, Mevla da o kula vefatından sonra çıkacağı makamları manen gösterir. Kul, bu yaşadığı manevi hal ve ahvalden sonra, kolayca bu fani dünyadan vazgeçip ebedi istinatgâhına göçmek için gayret sarf eder...” Buyurduktan sonra Mehmet Ağaya seslenmiştir…


“Mehmet oğul, sen daha çok yüce makamlara çıkacaksın! Ölüm için acele etme, daha çok dervişin yetişmesine vesile olacaksın inşallah..."Buyurup atından inmiş ve cemaatle birlikte istirahat edecekleri eve doğru yürümüşlerdir…


Makale; Gavsul-sakaleyn Es-Seyyid Şeyh Osman Nuri Hazretlerinin torunu Es-Seyyid Osman Nuri Ölmeztoprak tarafından, Şeyh Osman Hazretlerinin oğulları Es-seyyid Muhammed Arif ve Es-Seyyid Muhammed Latif Efendinin nakilleriyle kaleme alınmıştır.


Hizirlayolculuk.com

bottom of page