Seven, sevilir, saygı gösteren saygı görür...
Sevgili Sabri Amca,
Yüce Allah sizin gibi insanları yeryüzünden eksiltmesin. Sabri Amca bugünlerde içimde maalesef sıkıntı eksik olmuyor.. Bunun sebebini manevi boşluğa bağlıyorum.. Mutsuzluğumun sebebini biliyorum ama İslam'ı yaşamıma yerleştiremiyorum..Olmak istediğim insan ile olduğum insan arasında farklar var ve bu da beni rahatsız ediyor, mutsuz ediyor, üzüyor.. Nerden başlayacağım bilmiyorum.. Kendimi boş ve işe yaramaz hissediyorum son zamanlarda..
Bir başka konu da ben bir beyefendiyi çok beğeniyorum, onu çok seviyorum.. Onun ise benim varlığımdan bile haberi yok.. Sorum şu olacak; Sabri Amca ben bu durumda ne yapmalıyım? Susmalı mıyım? Yoksa Ona kendimi ifade mi etmeliyim? İfade Etmeli isem bir bayan kendisini böylesine sevdiği bir insana nasıl ifade eder Sabri Amca? Bunu izzeti nefsini düşürmeden nasıl Yapar? Sabri Amca lütfen bana yardım edin..Size herşey için çok teşekkür ediyorum.. Yüce Allah(c.c), size hepimize iki cihan mutluluğu versin.. Ömrünüz uzun, bahtınız güzel olsun.. Ellerinizden öpüyorum..
Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :
Sayın Zehra Hanım,
9.7.2008 tarihli mailinizi aldım.
Kıymetli yavrum, sıkıntı, bunalma, daralma hep bir noktayı gösterir. Biz, Hak’dan uzağız. Uzak olduğumuz için de bu güzellikler iklimine yaklaşamıyor, tedirginlik içinde yaşıyoruz. Önemli olan iyiye ve güzele doğru bir adım atabilmek. Evet, sadece ilk bir adımla sonsuzluk kervanına doğru yolculuğa başlayabilmek. Herşey bir ilk adımla başlıyor. Olimpiyat maraton şampiyonu yarışa önce bir adımla başlıyor. Vehbi Koç’a sormuşlardı, “Efendim, bu kadar servete nasıl sahip oldunuz?” Vehbi Koç cevap vermişti: “İlk bir lirayı kazanarak”. Haydi yavrum, Besmele diyelim, biz de ilk adımı atalım. Mesela önce sabah namazını kılmakla işe başlayalım. Sonra her sabah bir Hadis okuyalım, sonra gün boyu onu yaşamaya çalışalım. Mesela ilk sabah “Ya hayır söyle, yahut sus” diyelim ve onu gün boyu yaşayalım. Her gün güzel bir şiir okuyalım. Günlük tutmaya başlayalım. Her gün çevremizdeki insanlara daha sıcak, daha samimi, daha duyarlı davranalım. Telefon çaldığı zaman sıcak, yumuşak, tatlı bir sesle öyle bir “Efendim” diyelim ki bizi işiten insan derdini, sıkıntısını unutsun, içi ışıkla dolsun. Diyeceksin ki bir kelimeyle bu olur mu? Olur ya yavrum. Bazan bir kelimeyle, bir tebessümle karşımızdaki insan intihardan vazgeçebilir. Çevremizdeki nsaların hepsi biraz sevgiye biraz ilgiye öyle muhtaçlar ki. Faruk Nafiz ne güzel söylemiş:
“Gülmezse yüzün bahçelerin kalbi kan ağlar
Güllerle dolar görse gülerken seni dağlar.”...
Edep dolu, saygı dolu, incelik dolu bir günaydın bir hastayı iyileştirebilir. Bütün mesele aşkla, heyecanla işe koyulabilmek. Sen, içini sevgiyle doldurduğun zaman bu ister istemez dışa da yansır. Bunlar hayatın değişmeyen kanunlarıdır. Bütün mesele Besmeleyle işe başlayabilmekte. Seven, sevilir, sayan sayılır... Yunus Emre
“Gelin tanış olalım
İşi kolay kılalım
Sevelim, sevilelim
Dünya kimseye kalmaz.”
Bunlar yapıldığı zaman göreceksin ki çevren sana sevgi, saygı, hayranlık dolu olanlarla dolacak, el üstünde tutulacaksın. O zaman o insanlar senin dikkatini çekebilmek, senin tarafından farkedilebilmek için yarışa çıkacaklar, çareler arayacaklardır. Yeter ki biz
“Sevmek devam eden en güzel huyum”
diyebilelim. Ve günlük hayatımızda çevremizdeki insanları, hayvanları, bitkileri eşya ve cemadatı Muhammedi bir aşkla kucaklayabilelim...
Selam, sevgi ve saygı ile.
Sabri Tandoğan