top of page

HIZIR ALEYHİ SELAM ve BİTMEYEN ŞEKER

“Eşimin belli başlı bir işi yoktu. Geçici olarak çalıştığı bir işten de ayrılıp eve kapanmıştı. Rahmetli eşim, çok onurlu bir insandı, başkalarından bir şey istemeyi onuruna yediremiyordu. Bundan dolayı da durumumuzdan dolayı hiç kimseyi haberdar etmemiş, kimseden de yardım istememişti. Evde olan mevcut yiyeceklerle günümüzü böylece geçiriyorduk. Bir zaman sonra, evde yiyecek adına her şey tükendi. Yalnızca bir kâse kadar bulgurumuz kalmıştı… Küçük kız çocuğum “ Anne, karnım aç, bana yemek ver.” diyip sızlanıyordu. Çocuğa “Yavrum evde yiyecek bir şey kalmadı, baban işini kaybetti. Sabırlı ol.” dedim. Çocuk bu, öğüdü dinlememekte ısrar edip “Anne karnım çok aç, bana yemek ver!” deyip duruyordu. Çocuk, bir zaman sonra aç karnına uykuya daldı… Vakit, yatsı namazı sonrasıydı…


Tak tak kapı çalındı! Koşup kapıyı açtım. Aksakallı, yaşlı bir köylü dede kapıdaydı.


“Yavrum Allah rızası için bana yiyecek bir şeyler ver.” dedi. Ben de içinde bulunduğumuz durumu dedeye bir güzel anlatıp “ Bir tas bulgurumuz kaldı. Bundan başka yiyecek bir şeyimiz yoktur.” dedim. Aksakallı dede “ O bulguru da bana ver yavrum.” dedi. Biraz gönülsüz ve sinirlenerek de olsa bulguru getirip dedenin heybesine boşalttım. Yaşlı dede “Allah razı olsun yavrum.” dedi ve gitti. O gün bizler de aç karnına yatıp uyumuştuk...


Ertesi sabah kapımız çalındı. Kapıda bir delikanlı vardı. Elinde isim ve adres yazılı olan bir kâğıdı bana uzatıp “Kâğıtta yazılı olan bu isim ve adres size mi ait?" diye sordu. Kâğıtta yazılı olan isim ve adrese dikkatlice baktım ve bize ait olduğunu söyledim. “Teyze biri size yiyecek ve erzak gönderdi.” dedi. Ben de “Yavrum bizim kimimiz kimsemiz yok. Bize kim erzak göndersin? Bir yanlışlık olmuştur, bu erzaklar başkasına aittir.” dedim. Delikanlı “Hayır, başkasına ait değil, adres ve isim doğru.” deyip erzakları içeriye taşımaya başladı. Şeker, tuz, çay, bulgur, un, yağ, zeytin vb… Erzakları indirdikten sonra delikanlı çekip gitti. Bir çuval da kül şeker getirmişti. Hacca gittim ve abdestimle duruyorum, o şeker beş sene boyunca tükenmedi. Aldığım şeker yeniden yerine geliyor, eksilmiyordu. Bu arada eşim de bir iş bulmuştu, çalışmaya başlamıştı, hamdolsun elimiz genişe çıkmıştı. Misafir, ağırlıyor, çay ikram ediyorduk. Bir zaman sonra kendi kendime düşünmeye başladım: “Beş seneden bu yana şekeri tüketiyoruz, nasıl oluyor da bitmiyor? Bunda bir iş var.” dedim. Bu sırrı bir arkadaşıma anlattım. Sırrı anlattıktan sonra şeker, kısa sürede tükenip bitti. Bir başka arkadaşıma olanları anlattım. Arkadaşım “O gelen Hızır aleyhi selamdır; sırrı anlatmasaydın, tecrübe etmeseydin, ömür boyu o şeker tükenmezdi.” dedi. Sırrı anlattığım için çok pişman olmuştum; ama iş işten geçmişti…


Annemin, Hac arkadaşı Azzet teyzeden Hızır aleyhi selamla ilgili bizzat dinlediğim hatıradır…


Rumuz: Elvan

© Hizirla Yolculuk 2021-2023
bottom of page