top of page

Kendi veliliğini bilmeyen bir ricalül gayp evliyası: Boyacı Ömer Dede

Konyalı Boyacı Ömer Dede, olarak tanınır. Konyalıdır. Geçimini ayakkabı boyacılığı yaparak sağlamıştır. Kimlikteki adı, Ömer Dağlı’dır. Yaşamı boyunca ayakkabı boyacılığı ile uğraş vermiştir. Boyacı Ömer Dede, saf, ümmi, temiz kalpli bir Mümindir. Çok temiz yaradılışlı, iffetli, namuslu bir insandır. Kalbi; tümüyle kötülüklerden arınmış, güler yüzlü, tatlı dilli, hoş sohbet biridir. Âlemlerin Rabbi olan Allah, kendisine rızk darlığı yaşatmamıştır, boyacılık yaparak birikimini değerlendirmiştir.


Boyacı Ömer Dede, bir tarikata bağlı mıdır? Herhangi bir Allah dostundan el almış mıdır? türünden sualler hatıra gelebilir. Boyacı Ömer Dede, herhangi bir tarikata bağlı değildir. Hiçbir Allah dostundan da el almamıştır. 


Allah’ın gökkubesi altında dört türlü veli bulunur: Bir grup, veli olduğunu kendi de bilir halk da, diğer bir grup, kendi veli olduğunu bilir, halk bilmez, bir başka grup, halk veli olduğunu bilir, kendi bilmez, bir başka grup, veli olduğunu ne kendisi bilir ne de halk bilir. Hiç kimse bilemez. Onları, yalnızca Âlemlerin Rabbi olan Allah bilir. Bir de Kullardan Bir Kul, Hıdır aleyhi selam bu grupta yer tutan velileri, Allah’ın bildirmesiyle; bazı Allah dostları da kalp gözleriyle görüp tanıyabilirler. Bu ise, oldukça sınırlı, özel bir durumdur.


Boyacı Ömer Dede, yalnızca ayakkabı boyacılığı yapmamış, insanlara ve sosyal çevresine; şükrü, sabrı, hoşgörüyü, sevgiyi, duayı, umudu, manevi güzellikleri, Allah’ın sevgisini yansıtan adeta simgesel bir şahsiyet olmuştur. Boyacı Ömer Dedenin kalbine Allah, İhlas süresini okumayı ilham etmiş. Boyacı Ömer Dede de İhlas süresini kendine ders edinip ömür boyunca bu süreyi okumuştur. İhlas suresini okudukça; surenin feyzi, zevki, nuru, tecellisi ve sekinesi kendini sarmış, kalbi Allah’ı hissedip huzur bulmuş, huzur buldukça da İhlası okuyup gözyaşı dökerek kendinden geçmiştir.


Temiz kalbiyle huzur halinde yemek yiyişi, bir bebek masumluğuyla yemeği çiğneyip yutması, misafir ağırlarken onlara gösterdiği güler yüz, saygı, tatlı dilli, umut veren sohbeti, misafirlere ikram ettiği yiyeceklerdeki ilahi tat ve lezzet, yanında ve evindeki ilahi huzur nuru bambaşka bir güzelliktedir. Kendisini ziyarete gelenler, manevi kir ve paslardan arınmış, üzerlerindeki ağırlık kalkmış, tanımsız bir kalp huzuru bulmuşlardır. Boyacı Ömer Dede, ayrımsız olarak bütün insanları çok sevmiş ve kendinden dua isteyenlere gönülden dualar etmiştir.


Boyacı Ömer Dede, kalp gözü açık bir veli değildir. Kendisine ledün ilmi ve keşif de verilmemiştir. Kim bilir, belki de İhlas suresini çok sevip bolca okuduğu için Âlemlerin Rabbi olan Allah, Boyacı Ömer kuluna ibadetin, zikrin ihlasını zedeleyecek olan kalp gözü, keşif gibi ihsanları vermemiştir. Bundan dolayıdır ki Boyacı Ömer Dede, kendini veli bilerek yanına gelenlere “Ben kendimi şöyle bir yokluyorum. Bomboş, hiçbir manevi özelliği olmayan, dümdüz bir kulum. Bende hiçbir şey yok.” şeklinde açıklamalar yapmıştır. Bunu da alçak gönüllülük için söylememiştir.


Oysa Boyacı Ömer Dede, hakikat noktasında bir ricalül gayp evliyasıdır. Allah’ın sevgili bir dostudur. Çok büyük bir veliyullahtır. Allah, bir ikram olarak Ömer Dede’nin duasını boşa çıkarmamıştır. Onu, hiç kimseye muhtaç etmeden rızkını vermiştir. Boyacı Ömer Dede, her işinde Allah’a dayanmış, yalnızca O’na güvenmiş bir velidir.


Allah’ın kullarından bir kul olan Hıdır aleyhi selam, kendisini sıklıkla ziyarete gelmiştir. Bazen genç, bazen orta yaşlı, bazen aksakallı bir dede olarak yanına sıklıkla gelip kendini ziyaret etmiş, hal hatırını sormuş, hatta Boyacı Ömer Dede’nin evinde kendisiyle birlikte yemek yemiştir. Ancak, Boyacı Ömer Dede, gelen kişinin Hıdır aleyhi selam olduğunun farkında değildir. 


Acaba, Hıdır aleyhi selam Boyacı Ömer Dedeye gelerek kendisine keşif, keramet, ledün ilmi vermiş midir? Yanına niçin gelip gitmektedir? tarzında sualler hatıra gelebilir. Hıdır aleyhi selam Ömer Dedeye ders vermemiş, keşif, keramet, ledün ilmi aktarmamıştır. Yalnızca bir beşer olarak yanına gelip hal hatırını sormakla yetinmiştir.


Boyacı Ömer Dede, “Subhanallahi ve bihamdihi subhanallahil Azim. Estağfurullah el azim ve tubu ileyh” tespihini bolca çalışmıştır. Ancak, en çok, İhlas suresini okumayı kendine ilke edinmiştir. İhlas suresiyle meşgul olmuştur. Adeta İhlas suresiyle yatmış, İhlas suresiyle kalkmıştır. Rüyasında Boyacı Ömer Dedeye, “İhlas suresini çok oku. Hem bu dünyada hem de ahirette kurtulursun. Sen, Allah’ın çok büyük dostlarındansın.” denmiştir. Boyacı Ömer Dede de zikirden yana İhlas suresine çok ağırlık vermiştir.


Boyacı Ömer Dede ümmidir. Kuran okumayı bilmemektedir. Ancak rüya âleminde sıklıkla Kuran okurken kendini görüp buna çok hayret etmiştir. Melekler rüya âleminde kanatlarına Boyacı Ömer Dedeyi alarak Sırat köprüsünden geçirmişler, Kâbe’ye, bilinmeyen manevi âlemlere götürüp kendini bolca gezdirmişlerdir. Allah, İhlas suresini okumasının bereketiyle, Boyacı Ömer Dede’yi hiçbir zaman zor durumda bırakmamış, ummadığı yerlerden kendine rızıklar yollamıştır.


Kendisiyle aynı zaman diliminde yaşayan Kayserili İplikçi Mehmet Ağa; kalp gözü açık, ledün ilmine mazhar çok yüce bir evliyadır. Boyacı Ömer Dede için yakın dostlarından birine şöyle demiştir: “ Ömer Amcanın yanına Hıdır aleyhi selam gelir gider; ama Ömer Amca bunun farkında değil.” İplikçi Mehmet Ağa, bir gün Boyacı Ömer Dedeyi ziyarete gelir. Boyacı Ömer Dede kendisinden yaşça küçük olmasına karşın onun elini öper. Rauf amca (Kayserili) adında bir yakın arkadaşı İplikçi Mehmet Ağaya şöylesi bir sual sorar: “Sen seksen beş yaşındasın. Ömer Amca yaşça senden ufak. Ömer Amcanın neden elini öpüyorsun?” İplikçi Mehmet Ağa da Kayseri Yahyalı Rauf Amcaya şöyle bir yanıt verir: “Ömer Amcanın ayağını bile öperim. Ömer Amcayı ben bilirim...”


Boyacı Ömer Amca, belediye binasının hemen yanı başındaki barakada boyacılık yaparken, dönemin belediye reisi, görüntü kirliliği oluşturduğu, esnafların dükkânın önünü kapattığı gerekçesiyle zabıtalara barakayı söktürür. Boyacı Ömer Amca aynı gece Allah’a şöyle bir dua eder: “ Senden başka kapısı çalınacak biri var mı? Yok. Benim kulübemi nasıl getirtirsen getirt, dedim. Sabah dokuzda kulübeyi kendi elleriyle getirdiler. Bana daha güzel bir kulübe yaptılar. Allah nelere kadir değil ki…”


Boyacı Ömer Amca, bulunduğu ilde manevi görev yapan, manevi bir paratoner olan, bundan haberi olmayan çok yüce bir ricalül gayp evliyasıdır. Ancak, veli olduğunu bilmemektedir. Rüyada kendini gören, dua almaya gelen çok ziyaretçisi olmuştur. Kendinin zikir yaptığı özel bir odası vardır. Akşamları o odaya girip gece boyunca uyumadan Allah aşkıyla, gözyaşı dökerek Âlemlerin Rabbi olan Allah’ı zikretmiştir. Her canlı gibi bir gün o da ölümü tatmış ve çok sevdiği Rabbine kavuşmuştur.


Kendini sevenlerce Konya Üçler Mezarlığı’na defnedilmiştir.


“İyi bilin ki, Allah'ın velilerine korku yoktur, onlar iki cihanda da mahzun olmayacaklardır.” (Yunus Suresi 62. Ayet)


Anlattıklarımızın en doğrusunu; yalnızca âlemlerin Rabbi olan Allah bilir.


Ricalül gayp velisi Boyacı Ömer Dedenin ve bütün ricalül gayp velilerinin ruhu için el- Fatiha.


Seyyid Muhammed Necmeddin

Hizirlayolculuk.com

bottom of page