top of page

PEYGAMBER EFENDİMİZİN SAV SOYUNDAN GELEN SEYYİDLERİN CEHENNEME GİTMEYECEKLERİ GÖRÜŞÜ VE İSLAMDA SOY SOPLA ÖVÜNMENİN HÜKMÜ…

Âlemlere Rahmet olarak gönderilen Peygamber Efendimiz sav; cahiliye döneminde çok yaygın olan soyu sopuyla, ırkıyla övünmeyi yasaklamıştır. Allah katındaki üstünlüğün; soyla, ırkla, ten rengiyle değil; yalnızca takva ile olduğunu açıkça vurgulamıştır. Her kim ki üstünlüğün soy bağıyla, ırkla, ten rengiyle olduğunu iddia ediyorsa hiç şüphesiz ki o kimse, Peygamber Efendimize sav muhalefet etmiş, Peygamber Efendimizi sav yalanlamış olur. Böylesi kimseler, iki cihanda da hüsrana uğratılırlar…


“Ey insanlar, Rabbiniz birdir. Hepiniz, Âdem’in çocuklarısınız. Âdem ise, topraktandır. Allah katında en şerefli olanınız, takvaca en ileri olanınızdır. Arap’ın Arap olmayan üzerine bir üstünlüğü yoktur. Arap olmayanın da Arap üzerine bir üstünlüğü yoktur. Siyahın beyaz üzerine bir üstünlüğü yoktur. Beyazın da siyah üzerine bir üstünlüğü yoktur. Üstünlük sadece takva iledir” (Cem'u'l-Fevâid, 1/510, hadis No: 3632).


Günümüzde, seyyid nesilden olduklarını ön gören bazı kimseler, kendilerini Cennetlik olarak ön görüyorlar. Sosyal medyada videolar yapıp “seyyid”, “seyda” unvanlarıyla boy gösteriyor, ilgi odağı olmaya çalışıyorlar, soylarıyla üstünlük taslıyorlar. Seyyid soyundan gelen kimi tarikat mürşitleri de adeta kendilerini İsa Mesih gibi görüyorlar. Lüks arabalar, villalar, arsalar vb. ile nesiller boyunca krallar gibi hayat sürüyorlar… İnsanların kendilerine kul köle olmasına seyirci kalıyorlar. Seyyid mürşit, diyerek bazı sufiler kendilerine secde ediyorlar. Bu seyyidlerden bazıları da aşırıya gidip İslam’la bağdaşmayan, insanı küfre götüren sohbetler ediyorlar.


Bakınız, Menzil Şeyhi Muhammed Raşid Erol’un oğlu Seyyid Fevzeddin Erol bir sohbet videosunda ne diyor:


“Gavsın evladına kesinlikle yan gözle bakmayacağız. Gavsın ailesine köle olacağız. O aileye başımızı yere koyacağız, bütün gavsın evlatları başımıza basıp geçecekler. Yine de gavsın hakkını ödememiz mümkün değildir. Biz de siz de ömrümüz boyunca gavsın evlatlarına kölelik edeceğiz. Yapmaya da mecburuz. Üzerimize farzdır, vaciptir. Ölünceye kadar gavsın evlatlarına boyun eğmeye, hizmet etmeye mecburuz. Onun için, gavsın evlatlarından ister erkek, ister kadın tarafına hiçbir zaman yüz çevirmeyin… Onlar hem Resulullahın sav hem de gavsın evlatlarıdır. Yoksa darbeyi çift yerden yeriz biz… Bizim için gavsın köyü, sultan hazretlerinin köyü mukaddestir. Toprağı mukaddestir, tavuğu mukaddestir, köpeği mukaddestir. Hele hele gavsın evlatları, ben onların kölesiyim. Onların iti köpeğiyim. Benim günahım sizin boyunuza. Her hangi bir gavsın evladını görürseniz, benden daha fazla hürmet etmezseniz, Allah katında sizden davacıyım.”


Bu sözleri söyleyen bir seyyid… Âlemlerin Rabbi olan Allah’ı bir kenara bırakmış, resmen gavsa, evlatlarına insanları kölelik yapmaya çağırıyor. Dolaylı olarak, kendisi de bir seyyid olduğu için insanları kendisine tapınmaya ve köle olmaya davet ediyor. Seyyid Fevzeddin Erol, yeni bir din icat ederek insanları gavsa, çocuklarına kul köle olmaya, onların iti köpeği olmaya çağırıyor ve bunun da farz ve vacip bir ibadet olduğunu ön görüyor. İslam bu mu? Seyyidlik bu mu? Bu sözleriyle hiç kuşku yok ki Seyyid Fevzeddin Erol, şirke girip İslam dairesinin dışına çıkmıştır. Şayet Âlemlerin Rabbi olan Allah’a tövbe etmezse bu küfür sözlerinden dolayı Seyyid Fevzeddin Erol’un çetin bir azaba çarpılacağı su götürmez bir gerçekliktir.


Ey cahil! Sen kim oluyorsun da gavsın evlatlarına kul köle olmayı, it köpek olmayı farz bir ibadet olarak ön görüyorsun?! Değil seyyid soyundan olman; peygamberin oğlu dahi olsan bu sözlerinden doyalı Allah seni yere batırır! Unutma ki Allah mühlet verir; ama asla ihmal etmez… Din gününde gavsın evlatlarına kul köle olmanın, onların iti köpeği olmanın farz bir ibadet olduğunun hesabını hiç kuşkun olmasın ki Allah sana kesinlikle soracaktır! Es-Seyyid Ebu Leheb’in başına gelenleri görmez misin? Nuh peygamberin karısının ve oğlunun, Lut peygamberin eşinin başına gelenlerden hiç mi haberin yok?!


Allah’a kulluk vazifesini yapmayan, seyyid soyundan gelmesine güvenen, Allah’tan nefsini satın alamamış bir seyyidi, hiç kimse öteki âlemde cehennemden kurtaramaz…


“Ey kızım Fatıma! Babam Peygamber diye güvenme. Rabbine karşı kulluk vazifeni yap, Eğer Allah'tan nefsini satın alamazsan vallahi ben bile senin namına hiçbir şey yapamam” (Müslim, İman,89).


Seyyid soyundan gelmeleriyle üstünlük taslayanlar, bununla gururlananlar; atalarıyla, soylarıyla övünen cahiliye Araplarının gittiği yolun yolcularıdırlar… Böylesi yolların sonu, her zaman için hüsrandır… İslam dini, insanları soylarına göre gruplamayı ön görmez. Seyyid olanlar, seyyid olmayanlar şeklinde insanları gruplara ayırmak ve bunu da bir üstünlük vesilesi olarak ön görmek küfürdür… Çünkü yüce İslam dini, soy-sop üstünlüğünü değil; yalnızca takvayı esas alır…


"Ey İnsanlar! Allah sizden cahiliye gururunu ve atalarla övünme âdetini gidermiştir. İnsanlar iki gruptur: İyi, takva sahibi, Allah katında değerli kişi ve günahkâr, bedbaht, Allah katında değersiz kişi. İnsanlar Âdem’in çocuklarıdır. Ve Allah Âdem’i topraktan yaratmıştır" (Tirmizi, Tefsiru'l-Kur'an, 49; D 5116 Ebü Davud, Edeb, 110-111).


Âlemlerin Rabbi olan Allah; insanları bir dişi ve bir erkekten; birbirleriyle tanışmaları için de onları kavimler halinde yaratmış… Âlemlerin Rabbi olan Allah’ın katında değerli olanlar, soyu sopuyla üstünlük taslayanlar değildir; Allah’ın emirlerine itaat etmeden yana en takvalı olanlar, günahtan en fazla sakınanlardır.


“Ey insanlar! Şüphesiz sizi bir erkek ile bir dişiden yarattık. Birbirinizle tanışmanız için sizi kavim ve kabilelere ayırdık. Allah katında en değerli olanınız, O'na itaatsizlikten en fazla sakınanınızdır. Allah her şeyi hakkıyla bilmektedir, her şeyden haberdardır (Hucurât, 49/13.).


Seyyidlerin; seyyid soyundan gelmeleri, Allah katında kendilerine hiçbir ayrıcalık tanımaz. Tıpkı peygamberin eşi olmanın onlara hiçbir fayda sağlamadığı gibi… Âlemlerin Rabbi olan Allah, soya sopa bakmıyor. Yalnızca insanların imanlarına, takvalarına bakıyor. Peygamber eşidir, soyudur diye, hainlik yapan hiç kimseyi affetmiyor. Onları ebedi olarak Cehenneme atıyor… Peygamberler; eşlerine, çocuklarına şefaat edemiyorlar, onların cehenneme gitmesine de engel olamıyorlar...


“Allah, inkâr edenlere, Nuh'un karısı ile Lût'un karısını misal verdi. Bu ikisi, kullarımızdan iki sâlih kişinin nikâhları altında iken onlara hainlik ettiler. Kocaları Allah'tan gelen hiçbir şeyi onlardan savamadı. Onlara: 'Haydi, ateşe girenlerle beraber siz de girin!' denildi” (Tahrim, 66/10).


Âlemlerin Rabbi olan Allah; Nuh peygamberin iman etmeyen oğlunu, suda boğup helak etti… Nuh peygamberin “seyyid oğlu” ebedi olarak cehennemi boyladı ve Nuh peygamber oğlu için hiçbir şey yapamadı… Sadece olup bitenleri dehşet içinde izledi…


“Gemi, dağlar gibi dalgalar arasında onları götürüyordu. Nuh, gemiden uzakta bulunan oğluna: 'Yavrucuğum! (Sen de) bizimle beraber bin, kâfirlerle beraber olma!' diye seslendi. Oğlu: 'Beni sudan koruyacak bir dağa sığınacağım.' dedi. (Nuh): 'Bugün Allah'ın emrinden (azabından), merhamet sahibi Allah'tan başka koruyacak kimse yoktur.' dedi. Aralarına dalga girdi, böylece o da boğulanlardan oldu" (Hud, 11/ 42-43).


Peygamber Efendimizin sav amcası Es-Seyyid Ebu Leheb’in hali ne oldu? Hani Âlemlerin Rabbi olan Allah seyyidleri cehenneme atmazdı? Hani seyyidlere kul köle olmak, onların iti köpeği olmak -haşa- farzdı? Es- Seyyid Ebu Leheb’e Âlemlerin Rabbi olan Allah bizzat “Eli kurusun!” diye beddua ediyor… Es- Seyyid Ebu Leheb’e seyyid soyundan gelmesi kendine katkı sağladı mı? Hayır! Seyyid Ebu Leheb, Allah’ın lanetine uğrayıp ebedi olarak cehennemi boyladı… Ebu Leheb yolunun yolcusu seyyidler, cehennem ehlidirler.


“Ebu Leheb’in elleri kurusun, kurudu da… Ne malı ne de kazandığı ona fayda vermedi. O, alevli bir ateşe girecektir. Karısı da odun hamalı olarak onunla beraber girecektir. Boynunda da hurma lifinden bir ip olacaktır” (Tebbet, 111/1-5).


Seyyid soyundan olan nice kimseler vardır ki Allah’a iman etmezler. Küfür ve şirk yolunun yolcularıdırlar. Her türden günahlara girerler, içki içerler, zina ederler, faiz yerler, kafelerde, plajlarda ömür tüketirler… İnsanlar kendilerine “seyyid” diye hürmet gösterirler, önlerinde el pençe divan dururlar. Bu durum, İslam’la bağdaşmayan, Allah’ın indirdiği kitaba taban tabana zıttır. Allah; soyuyla, peygamberin eşi, oğlu olmakla övünenlere, Nuh peygamberin, Lut peygamberin eşlerini örnek gösteriyor. Neden? Peygamber eşi olmanın, peygamber soyundan gelmenin onlara fayda sağlamayacağını insanlara kavratmak için tabii ki de…


“Allah, inkâr edenlere, Nuh'un karısıyla Lut'un karısını misal gösterir: Onlar, kullarımızdan iki iyi kulun nikâhı altında iken onlara karşı hainlik edip inkârlarını gizlemişlerdi de iki peygamber Allah'tan gelen azabı onlardan savamamışlardı. O iki kadına: "Cehenneme girenlerle beraber siz de girin, dendi” (Tahrîm Suresi 10. Ayet).


Takva sahibi olmayan hiçbir seyyidi, soyu sopu kurtaramaz. Takva sahibi olmayan kimseler, peygamberin oğlu da olsalar cennete giremezler. Çünkü cennet; yalnızca soy-sopla girilecek kadar ucuz bir yer değil; soyu sopu ile övünenler, fasıklar için de Cehennem lüzumsuz değil…


Onlara Âdem’in iki oğlunun başından geçen ibret verici şu gerçeği anlat: Onlar Allah’a birer kurban takdim etmişlerdi de birinden kabul edilmiş, diğerinden ise kabul edilmemişti. Kurbanı kabul edilmeyen kıskanıp: “Seni mutlaka öldüreceğim” deyince, öteki şu cevabı vermişti: “Allah ancak takva sahiplerinin ibadetini kabul buyurur” (Mâide / 27. Ayet).


Cahiliye Araplarının soy sopla övünüp üstünlük taslamaları gibi, kimi İslam âlimleri ve mutasavvıflar seyyidlerin üstün soy olduklarını, bundan dolayı da cehenneme gitmeyeceklerini ön görüyorlar. Bu düşüncelerine dayanak olarak da Ahzab suresinin 33.ayetini gösteriyorlar. Âlemlerin Rabbi olan Allah’ın bu ayetini, kendi heva ve heveslerine göre tefsir ediyorlar. Bunların başında da Şeyh Mahmut Efendi geliyor. Ortalama bir zekâya sahip olan bir kimse - zekâ özürlü değilse- söz konusu ayetin seyidlerle uzaktan yakından hiçbir ilgisinin olmadığını rahatlıkla kavrayabilir. Âlemlerin Rabbi olan Allah, Ahzab suresinin 33. ayetinde Peygamber Efendimizin sav seyyid nesline değil; yalnızca Peygamberimizin sav eşlerine sesleniyor. Peygamber Efendimizin sav eşleri de seyyid nesilden değiller… Ayette; Peygamber Efendimizin sav eşlerinin evlerinde oturmaları, cahiliye dönemi kadınları gibi açılıp saçılmamaları, namaz kılmaları, zekât vermeleri, Allah’a ve Resulüne itaat etmeleri emrediliyor. Bunları yaptıkları takdirde; günah ve kirlerinden arındırılıp tertemiz bir şekilde Allah katına yükseltilecekleri vurgulanıyor… Âlemlerin Rabbi olan Allah ayette ne diyor, kimi İslam âlimleri ve Şeyh Mahmut Efendi gibi mutasavvıflar bu ayetten ne anlıyorlar? Birbirleriyle uzaktan yakından ilgisi yok… Kimi İslam âlimleri ve mutasavvıflar ayetten şu anlamı çıkarıyorlar.


1.Seyyidler üstün bir soy ve ırktır.

2.Allah, seyyidleri fasık, kâfir de olsalar cehenneme atmaz.

3.Allah, seyyidleri kirden arındırıp katına tertemiz alır; çünkü onlar seyyid soyundan gelmektedirler ve buna benzer daha yüzlerce düzmece masal…


Seyyid nesilden olan fasıkların, kâfirlerin; salt seyyid oldukları için cehenneme gitmeyecekleri düşüncesi kimi İslam âlimlerinin ve mutasavvıflarının hayalleri… Bak! Allah; kendine iman etmeyen peygamberlerin çocuklarını, eşlerini; Peygamber Efendimizin sav soyundan gelen Es-Seyyid Ebu Leheb’i, soylarından dolayı ne güzel günahlarından arındırıp (!) cennetine almış (!) öyle değil mi?!


Seyyidlerin üstün soy olduklarını, fasık, kafir de olsalar cehenneme gitmeyeceklerini ön gören İslam âlimlerine ve mutasavvıflara aynen şöyle diyoruz: “Heva ve heveslerine uyup, Allah’ın ayetlerini tahrif ederek, Allah’ın söylemediği bir şeyi Allah söylüyormuş gibi ayeti tefsir eden kimselerden daha zalim kim vardır?!


“Evlerinizde oturun. Önceki cahiliye dönemi kadınlarının açılıp saçıldığı gibi siz de açılıp saçılmayın. Namazı kılın, zekâtı verin. Allah’a ve Resulüne itaat edin. Ey Peygamberin ev halkı! Allah, sizden ancak günah kirini gidermek ve sizi tertemiz yapmak istiyor(Ahzâb Suresi 33. Ayet).


Osmanlıdan bu güne toplum, seyyidleri üstün soy olarak görmüş, kendilerine hürmet göstermiştir… O seyyid, zina ediyor, kumar oynuyor, içki içiyor, dünya servetinin peşine düşüyor, her türlü ahlaksızlığı yapıyor, insanlar; soylarından dolayı onları cennetlik biliyor, kurtarıcı İsa Mesih gibi kendilerine rağbet ediyorlar… Böylesi algılar, İslam’a tümüyle aykırıdır.


Osmanlıdan günümüze seyyidlik hep istismar edilmiş. Ellerinde şecereleri -ki çoğu sahte- köy köy dolaşıp “Seyyidiz” diyerek para topluyorlar, hediyeler alıyorlar… Toplum tarafından seyyidler baş tacı ediliyorlar… Sosyal medyada videolar yayınlıyorlar, isimlerinin başına da es-seyyid koymayı ihmal etmiyorlar… Böylesi kimseler Seyyidliği istismar edip toplum tarafından saygı görmeyi, ilgi odağı olmayı umuyorlar… İnsanlar da seyyiddir diye kendilerine kul köle oluyorlar… Hakiki seyyidler soy sop ile övünmezler… Çünkü soyu sopu ile övünmek cahiliye Araplarına özgüdür ve İslam, soy sopla övünüp üstünlük taslamayı şiddetle reddeder.


Osmanlı döneminde seyyidlerden vergi alınmadığı, seyyidler maaşa bağlandığı için on binlerce insan sahte seyyid şeceresi çıkarmış… Kimi Kürt aşiretleri, fakir olan seyyid ailelerden, yüksek para karşılığı seyyid şecerelerini satın alıp seyyid soyundan geldiklerini topluma lanse etmişler…


Günümüzde; kimin hakiki, kimin sahte seyyid olduğu, Allah katında kalmış… İslam’da önemli olan soy sop, ırksal üstünlük değil, kulluk ve takva üstünlüğüdür. Kendisini “seyyid” diye kutsadığınız kişiler, sahte seyyidlerden olabilirler…


1.Seyyid soyundan gelmekle övünüp üstünlük taslamak,

2.Seyyidlerin cehenneme gitmeyeceklerini ön görmek,

3.Seyyidlere kul köle olmak,

4.Allah’a asi olmuş, fasık Seyyidleri kutsal bilip hürmet göstermek ve bu günahkâr seyyidleri kurtarıcı İsa Mesih gibi görmek, Kuranı Kerimle, Peygamber efendimizin sav sünnetiyle kesinlikle bağdaşmamaktadır.


Buradan şöyle bir mana da çıkmaz: Takva sahibi, velayet sahibi seyyidleri sevmeyelim…


Soyuyla üstünlük taslamayan takva sahibi hakiki seyyidleri, velileri, salihleri sevmek ve böylesi seyyidleri büyük bir aşkla bağırlara basmak çok değerli bir erdemdir. Peygamber Efendimizin sav soyundan gelen takva sahibi âlimleri, evliyaları, salihleri, velileri sevmek nur üstüne nurdur ve Peygamber Efendimizin sav şefaatine çok güçlü bir vesiledir…


Sevilecek, baş tacı edilecek seyyidler kim? Tabii ki de günümüzün Çakma Gavsı ve Seyyid Fevzeddin Erol gibiler değil… Çünkü onlar; kibir, gurur, şirk, yalan, bidat, hurafe; şan, şöhret ve dünya serveti yolunun yolcuları… Cahiliye Arapları gibi soylarıyla övünüp üstünlük taslıyorlar. Onlar; insanları Âlemlerin Rabbi olan Allah’a değil, kendilerine kul köle olmaya çağırıyorlar. Böylesi seyyidleri sevmekten Âlemlerin Rabbi olan Allah’a sığınırız…


Sevilecek olan seyyidler; her biri batmayan güneş gibi olan Gavsul Azam Seyyid Abdulkadir Geylani, Seyyid Ahmedül Bedevi, Seyyid Ahmedül Rufai, Seyyid Emir Sultan, Seyyid Bediüzaman Said Nursi Hazretleri gibi on binlerce seyyid evliyalardır; seyyid âlimler, seyyid salihlerdir…


Âlemlerin Rabbi olan Allah ve âlemlere rahmet olarak gönderilen Peygamber Efendimiz sav; soy sopla övünmeyi, soyuyla gururlanıp üstünlük taslamayı kesinlikle yasaklamıştır. İnsan onuru, izzet ve şerefi değerlidir ve Allah’ın teminatı altındadır. Hiç kimse; fasık, yalancı, bidat ehli seyyidleri sevmek ve kendilerine kul köle olmak zorunda değil... Hiçbir peygamber, hiçbir veli, hiçbir seyyid âlim de bir başkasına kesinlikle hidayet veremez. Çünkü hidayet vermek; yalnızca Âlemlerin Rabi olan Allah’a mahsustur…


1.GAVS OLAN BİR EVLİYA NELERİ YAPMAZ?

1.1.Allah’ı bir kenara koyarak kendi putunu öne çıkarmaz.

1.2.Kendisi ve ailesi; et, kebap, baklava, börek, dondurma vb. yerlerken; sufilere ve misafirlere bulgur çorbası, kepek ekmek ikram etmez…

1.3.Karun gibi villalarda, saraylarda yaşamaz.

1.4.Soyu sopuyla övünüp üstünlük taslamaz.

1.5.Zengin sufilerinden; iş adamlarından dolar, altın, arazi, benzinlik, apartman, lüks araba, villa vb. hediyeler alıp servet üstüne servet katmaz.

1.6.İnsanları, kendisine kul köle olmaya çağırmaz.

1.7.Tarlasında, bahçesinde köle gibi insanları çalıştırmaz.

1. 8.Kendi nefsi ve çocukları için düğünlerde milyon dolarlık hediyeler almaz.

1.9.Yalan söylemez, insanları aldatmaz.

1.10. Gavs olduğunu bütün dünyaya ilan edip caka satmaz.

1.11.Kibir, gururla; gavslık makamını, bir üstünlük aracı olarak ön görmez.

1.12. Geçimini kendisi temin eder; hiçbir kimsenin üzerine kendisinin ve ailesinin geçimini yıkmaz.

1.13. Sufilerini, kendi eşinden, ailesinden, akrabalarından daha az sevmez…

1.14. Sufilerini maddi-manevi çaresiz olarak ortada bırakmaz.

1.15. Piyasa değeri 1 milyon avro olan Maybach marka makam arabasına binip Firavun gibi saltanat sürmez.

1.16. Kendisine servet bağışlayan iş adamlarını baş tacı edip fakir fukara sufileri yanından kovmaz.

1.17. Gavs olmadığını bile bile; şan, şöhret, dünya serveti için “Ben gavsım!” diyerek dinini yıkıp yalan söylemez.

1.18. Soyu sopu ile övünüp bunu bir istismar aracı olarak kullanmaz

1.19.Kesinlikle sahtekârlık yapmaz.


2. BİR EVLİYANIN GAVS OLDUĞU NASIL ANLAŞILIR?

2.1.Kalp gözüyle Levhi Mahfuza bakıp orada yazılan kader yazılarını okur.

2.2.Süryaniceyi ana dili gibi konuşur. (Bu kesinlikle gereklidir.)

2.3.Düyadaki bütün dilleri, lehçeleri ana dili gibi konuşur.

2.4.Ricalül gaypların Divan toplantısına başkanlık eder. Allah’tan gelen emirleri Divan toplantısına katılan kutuplara iletir. Divandaki dil Süryanice olduğundan, gavs Divanda Süryanice konuşur.

2.5.Bir insanın Âdem Aleyhi selama kadarki neslinin adlarını bilir.

2.6.Bütün bitkilerin, hayvanların dillerini bilir ve onlarla konuşur.

2.7.Kalpten sorulan bütün sorulara anında cevap verir.

2.8. Allah’ın 100 esmayı hüsnasından en az 97 esmanın ismi azam mertebesine sahip olur.

2.9. Kuranı Kerimi ezbere bilir.

2.10. Kendisine; ayetten, hadisten, esmayı hüsnadan, dünya olaylarından ne sorulursa sorulsun mükemmel ötesi cevaplar verir.

2.11. Kuranı Kerimin bütün ledün sırlarına sahiptir.

2.12. Kanser, felç, doğuştan delilik vb. gibi en tehlikeli hastalıkları Allah’ın izniyle, duasıyla anında iyileştirir.

2.13.Peygamber Efendimizle, Hıdır Aleyhi selamla, İmam Ali Hazretleriyle, Gavsul Azam Seyyid Abdulkadir Geylani Hazretleriyle sürekli görüşme halinde olur.

2.14. Bir insanın çocukluğundan bu güne, neler yapıp ettiğini ondan daha iyi bilir.

2.15.Kendisine intisap eden sufilere ölüm anında, kabirde, Mahşerde Allah’ın izniyle yardıma gelir.

2.16. Dilediği yere ruhuyla yolculuk yapıp orada cisimleşebilir.

2.17. Dünyadaki bütün evliyaları, ricalül gayp velilerini, nerede yaşadıklarını ve isimlerini bilir.

2.18. Bir insanın elli yıl önce görüp unuttuğu rüyayı kendisine anlatır.

2.19. Medet isteyen sufilere, bir şimşek hızıyla erişir ve daha buna benzer yüzlerce şey…


Nice büyük evliyalar gördüm; seyyid oldukları halde “Ben seyyidim” demiyorlardı… Neden böyle yapıyorlardı? Çünkü Cenabı Allah, Peygamber Efendimiz sav, soy-sopla övünüp üstünlük taslamayı yasaklamış da ondan… Nice seyyidler gördüm, şecerelerini bayrak yapıp gururla dalgalandırıyorlardı.


Ve nice büyük veliler, kutuplar, Kırklar, Yediler gördüm; “Ben kim veli olmak kim. İmanımı kurtarabilirsem iyi.” Diyorlardı… Din taciri nice sahtekâr şeyhler gördüm “ Ben evliyayım, ben kutubum, ben gavsım!” diye tepiniyorlardı… Allah; sahte şeyhlerin ağına düşmekten; din taciri, din istismarcısı sahte şeyhlerden, ümmeti muhafaza buyursun.


Sahte şeyhlerin hepsi cehennem ehlidir... Sahte şeyhler, yol kesen eşkıyalara benzerler… Hatta onlardan daha beterdirler; çünkü eşkıyalar çalsalar çalsalar en fazla insanın parasını, altınlarını, ziynet eşyalarını çalarlar... Sahte şeyhler ise kendilerine intisap eden insanların Allah’a vuslat yapmalarını engellerler, onların imanlarını tehlikeye atarlar, hayallerini çalarlar.


Menzilin Çakma Gavsı, şan, şöhret, daha fazla ün ve daha fazla dünya serveti elde etmenin peşindedir. Hakiki bir gavsın yapmaması gereken her şeyi yapmaktadır. Hakiki bir Gavsa ait hiçbir vasfın zerresi dahi onda yoktur. Gavs olmadığını çok iyi bildiği halde, şan şöhret, servet hırsıyla göz göre göre yalan söyleyip insanları aldatmaktadır. Çakma Gavs, kendisiyle birlikte yüz binlerce insanı delalete götürmektedir. Dünya; bu güne kadar, seyyidliği ve gavslığı istismar ederek insanları aldatan böylesine bir Çakma Gavsa tanık olmamış…


Bakınız, sahte şeyhler için İmam Rabbani, İsmail Hakkı Hazretleri ne söylüyorlar:


“Ermeyen bir şeyhin çevresinde bulunmak ve onunla sohbet etmek ve ona bağlanmak, zehirli bir kılıç ile yaralanmaktan daha beterdir. Zehirli kılıç insanın maddî hayatını alır, sahte şeyhler, insanın manevî hayatını öldürür” (İmam-ı Rabbânî, Mektubat; c.1, s.73).

“Babadan, âbâ-ü ecdâd’tan miras yoluyla şeyhlik iddia edenlere asla iktidâ etmemek, uymamak ve onlara tabi olmamak gerekir. Çünkü babadan miras yoluyla şeyhlik iddia edenlerin, hakikat âlemine götüren tarikatta, bir hidayet ve nasipleri yoktur. Bunlara, yâni miras yoluyla şeyhlik makamına oturanlara, uymak uygun değildir… Bunlara uymak ve onlara mürid ve talebe olmak caiz değildir.”
(İsmail Hakkı Bursevi, Ruhu’l-Beyan Tefsiri, c.1).


Yazıyı, Ricalül Gayb Kırklar evliyası Opr. Dr. Hüseyin Münir Derman’ın sahte şeyhler için söylediği harika bir sözle noktalıyorum…


“Günümüzde, yüzlerce Şeyhler, Beyler ortaya çıktılar… Tarikatlar vardır; ama bu tarikatlarda artık adam, efendi, şeyh kalmamıştır… Günümüzdeki tarikat şeyhlerinin hepsi de sahtedir... O sahte şeyhler, menfaatleri üzerinedirler... Zavallı insanlar da onların peşlerine takılmışlardır. Bu asırda, hakiki şeyhler gizlidirler… Hızır'dan başka onları bilen yoktur!..”


Anlattıklarımızın en doğrusunu; yalnızca Âlemlerin Rabbi olan Allah bilir…


FERHAT SAUL AARON

Hizirlayolculuk.com

© Hizirla Yolculuk 2021-2023
bottom of page