Seyyid İbrahim Dessuki'den Öğütler 1
Hakiki mürşid, mürşid müçtehit değilse, onun müridi iflah olmaz. Çünkü kendisi uyursa müridi de uyur, kendisi ibadet ederse müridi de ibadet eder. İnsanlara ibadeti emreder, kendi ibadeti ise batıldır, onları batıldan sakındırır, kendisi batıl işlerin peşinden koşar. Böyle yapan bir kimseye gülerler, sözlerine kulak asmazlar. İnsanlar kendisine gelip "Bize nasihat et, bir iki misal ile bizi irşad et" dediklerinde onlara şöyle derdi: Kendisi himmete muhtaç biri, nerede kaldı gayriya himmet ede.
Müridin Şeyhine Karşı Tutumu
Mürid, şeyhinin huzurunda bulunursa onun emri ile konuşmalıdır. Onun izni olmadan asla konuşmamalıdır. Şayet şeyhinin huzurunda bulunmazsa, kalbiyle ondan izin istemelidir. Ancak bu şekilde vuslat makamına ve Allah'a ulaşılabilir. Şeyh, müridinin bu edeplere riayet ettiğini görünce, onu terbiye eder, terbiye suyundan ona kana kana içirir, ilahi ve manevi sırlarla kendisini gözetir. Mürşidine karşı güzel edebe riayet etmek ne büyük saadet! Bu edeplere riayet etmemek ne kötü şekavet! Allah gizli olarak ibadet edeni, gizli açık her şeye muttali kılar. Kim istikamet yolunu tutarsa, her çeşit şüpheden ve ihtilaftan kurtulur. Kim Rabbinin huzurunda kalbiyle gaybet aleminde dalar ve bu süre içinde gaybet aleminde bulunursa, mükellef tutulmaz. Şehadet aleminde olduğu zaman, kaçırdığı ibadetleri kaza eder. Bu, mübtedilerin yani daha işin başında olanların halidir. Mürşidi kâmillere gelince, bu hüküm onlar için geçerli değildir. Onlar, ibadetlerini ifa etmek için Allah Teâlâ tarafından serbest bırakılırlar.
Müridlere Tavsiye
Her kim şeriatla amel eden, hakikat ehli, temiz, namuslu ve şerefli bir Müslüman olmazsa, sulbümden gelen oğlum bile olsa, evlatlarımdan değildir. Müridlerimden her kim de şeriata, hakikate, tarikata, diyanete, kendini maddi manevi günahlardan korumaya, zuhde, veraya ve aza kanaate sımsıkı sarılırsa, en uzak memlekette bile olsa, evlatlarımdandır. Bir defasında kendisine "Ne istersin?" diye soruldu, "Allah Teâlâ ne isterse ben de onu isterim" diye cevap verdi. Allah'a kulluk eden herkes, gereği gibi bu kulluğun tadını alamaz. Her hizmet eden de gereği gibi adabıyla hizmet edemez. Bundan dolayı çoğu mürid, gayret etmesine rağmen, bu yolda mesafe alamadı. Ey evlatlarım! Size daima Allah'tan korkmanızı tavsiye ederim. Zira siz, kurbanlık koç gibi bu dünyayı terk etmek zorundasınız. Ey alev alev ateşin derilerini yakacağı insanlar! Ey kendileri için bıçağın bilendiği kimseler! Kendinizi ve ailenizi cehennem ateşinden koruyunuz.
Bütün İnsanlara Karşı Şefkat ve Merhamet
Bir kimse bütün insanları sevmedikçe, onlara karşı şefkatli davranmadıkça ve onların ayıplarını örtmedikçe kâmil bir insan olamaz. Bunlara dikkat etmeyen ve kâmil olduğunu iddia eden kimse yalancıdır. Hiçbir kimseyi hareketlerinden, elbisesinden, yemesinden ve içmesinden dolayı kınamayın. Çünkü, şeriatın açıkça nehyettiği yasakları çiğneyenin dışında, kimse kınanamaz, ayıplanamaz. Zira bu kınama yalnızlığa, yalnızlık da kulun, Rabbinin lütfundan uzak kalmasına sebep olur. İnsanlar kısımlara ayrılırlar: 1) Yola yeni girmiş olanlar (mübtedî), 2) Seçkin (hâss) kullar, 3) Seçilmişlerin seçilmişi olan (havâssulhâs) kullar, 4) Allah'a vâsıl olanlar. Yüce Allah bazı insanlara, bazıları sebebi ile rahmet eder. Bu yolda kuvvetli ile zayıf yarışamaz. Allah'ın veli kulları bazen yağmur gibidir, bu onların merhametli olduklarını gösterir; bazen de kılıç gibidir, bu da onların gazap taraflarının olabileceğine işaret eder. Bundan dolayı bir Allah dostu yüzünüze güldüğü zaman ona karşı saygıyı terk edip şımarmayın, ciddiyet ve edebinizi muhafaza edin.
Şeriat Hakikat
Şeriat kök, hakikat ise onun dalıdır. Şeriat meşru olan bütün ilimleri içerisinde toplar. Hakikat ise gizli ilimlerin cemidir. Bütün makamlar şeriat ve hakikatte gizlidir. Mürid farz, vacip ve sünneti ifa edecek kadar ilim öğrenmelidir. Bütün işi fesahat ve belagatla uğraşmak olmamalıdır. Zira bunlar asıl maksada ulaşmaya mani olabilirler. Buna mukabil mürid, salihlerin yollarını araştırmalı, onlara uymalı ve zikre devam etmelidir. Erkeklerden tam erkekler bulunduğu gibi, yarım ve dörtte bir olan erkekler de vardır. Yine onlar arasında kemâle ermiş ve Allah'a ulaşmış olanlar da vardır.
Havassın Tevbesi
Havassın yani Allah'ın en seçkin kullarının tevbesi, masivayı gönülden çıkarmaktır. Havass olanlar, tevbe ederek terk ettikleri bir davranış ve söze dönmüp bakmazlar. Çünkü onlar, tevbe etmekle içlerine benlik duygusu girmesinden korkarlar. Yine onlar "ben, ben" demekten son derece sakınırlar. Hülasa onlar bütün hareketlerini kontrol altında bulundururlar. Ey müridim! Himmetini cem et, dikkatini topla. Tarikatı ancak bu yolla tanıyabilirsin. Hangi makamda bulunursan bulun, önüne bir perde gerilebilir, ancak sen bütün bu perdeleri yırtmalısın. Zira Allah'tan başka her şey boştur.
Sen bir kimseden yüz çevirirsen o da senden yüz çevirir. Eğer Allah'tan yüz çevirirsen, Allah da senden yüz çevirir. Beni boş şeylerle meşgul etme.
Kalıbından kalbine geç. Ona göre hareket et. Seher vakti kim seher vakitlerinde kalkar ve istiğfara devam ederse, Allah ona bütün nur pencerelerini açar, yakınlık (kurbiyet) âleminden kendisine manevi lezzetler tattırır, kalbinde mana âlemine ait güneşler ve aylar doğar. Ey gönlümün yavrusu! Sana söylediklerimi yap ki, kurtulanlardan olasın. İsm-i Azam nice insan vardır ki, İsm-i A'zamı okur da manasını anlamaz. Halbuki Allah dostlarından biri bir ağaca dokunur da ağaç meyve verirse ancak o ismin hürmetine verir, yalçın kayalardan su akarsa ancak onun hürmetine akar, vahşi bir hayvan bir Allah dostuna teslim olursa ancak onun hürmetine olur, bir veli yağmur ister ve yağmur da yağarsa ancak onun hürmetine yağar. Bir mürid Allah'tan başka hatırına gelen her şeyi terk etmedikçe, bu yolda mesafe kat edemez. Ah, aradaki perde bir kaldırılsa da amâ harf ve zarf olmayan harfi bir okusa, kendisine kapalı olan sırları ve düğmelenmiş düğmeleri bir çözebilse, kilidi bir açabilse!... Şevkim daha ilerisini arzu etse de, istediğim işte bu zâtlardır. Yaptığı iş ve söylediği söz Allah'ın rızasına uygun olmayan kimseye, tevhid makamı kapalıdır. Hiçbir veli, makam arzusu dahil, masivayı terk etmedikçe Rabb'ine varamaz. Eğer Rabb'in ile birlikte olmak istersen, bütün insanlar için iç âlemini kötü düşünce ve kötü niyetten temizle. Azimet Ruhsat ey oğlum! Şeytanın ruhsatlarla ilgili verdiği fetvalardan ve azimetle amel ederken seni ruhsatla amel etmeye sevk etmesinden sakın. Çünkü o, ruhsatın meşru olduğunu fısıldayarak, azgınlığa ve isyana sevk eder. Özellikle şeytan seni mahzurlu şeylere soktuktan sonra şöyle der: "Bu iş senin için mukadderdir, sen kim oluyorsun ki, her şey Allah'ın elindedir?". Bu sözlerle Allah'ın yolundan saptırmak ister. Eğer onun dediklerini yaparsan külliyen helak olursun.
Bil ki: Yüce Allah sana ancak Nebi sallallahu aleyhi ve sellem'e tâbi olmanı emretti, dünya ve âhirette zarar verecek her şeyi yasakladı. Bütün bunlara rağmen neden hâlâ O'na muhalefet ediyorsun? İcazet hakkında eğer bir kağıt parçasından ibaret olan icazet ile iktifa ediyorsan, şunu bil ki, senin icazetin ancak güzel hâlin ve ihlasındır. İcazet almış bir kimse, insanların günahlardan en çok uzak duranı, en çok namaz kılanı, en oruç tutanı ve Allah'ı en çok zikredeni olmalıdır. Kul hizmete devam ettiği müddetçe, Rabbi onu diğer kullarına tercih eder. İşte hakiki icazet budur. Eğer şeyhlik iddia eder ve Rabb'ine isyan edersen, Rabb'in sana şöyle der: "Yazıklar olsun sana, haya etmiyor musun, nerede kaldı senin bize yakınlık sözün, bizimle birlikte olabilmek için neden kirli elbiselerini yıkamadın (neden tevbe etmedin)? Ne kadar da mideni haramla doldurmuş, günah işlemek için adımlar atmışsın, beni sevenler saf halinde geceleri geçirirken, ne kadar da uyumuşsun, sen ancak bir iddiacı ve bir yalancısın". Yolumuzda nefsini meşhur eden, yolumuzun hakkını yerine getirmeyen ve bizimle alay eden herkesin Allah hasmıdır. Kim bu yolda hainlik ederse helak olur. Kim de sözlerimizden ibret almazsa, kervanımızda yürüyemez, bizi hakkıyla bilemez. Biz, evlatlarımızdan ancak kâmil Hakk yolcusu ve iyi huylu olanları severiz. Böyle olan evladımıza sır da veririz.
hizirlayolculuk.com