top of page

Her Şeyi Kuşatan Kudret: Allah'ın Azameti ve Kibriyası

Rabbimiz Allah'tır. O'na hiç kimse denk olamaz. O, her şeyin üzerinde hâkimdir. Muhteşemdir. Mahlukatı kudretiyle yaratan, bütün işleri hikmetiyle takdir eden, ilmi her şeyi kuşatan O’dur!


Kelimesi noksansız tamam olmuştur. Rahmeti her şeyi kapsamıştır.O'ndan başka ilah yoktur! O'ndan yüz çevirenler yalan söylemiştir... 


Kim ona bir denk iddia edebilir, kim onun bir benzerini bulabilir? 


ALLAH'ı bu gibi şeylerden ve hususlardan, yaratılmışların sayısı kadar, nefsinin hoşnutluğu kadar, göğün ağırlığı kadar, sözlerinin sayısı kadar, ilminin derinliklerine kadar, yarattığı varlıkların sayısı kadar yüceltirim. Görünmeyeni bilen O'dur, hazırı bilen de O'dur! 


Melik (Hükümdar), Kuddûs (Mukaddes), Aziz (Güçlü), Hâkim (Hâkim) de O'dur! 


Birdir TEK'tir; kimseye, hiç bir şeye ihtiyacı YOK'tur. Doğmadı, doğrulmadı. Hiç kimse O'nun dengi de olmamıştır. Hiç bir şey onun benzeri değildir. Hakkıyla duyan, tüm mükemmelliğiyle gören de O'dur! Benzeri YOK, eşi YOK, Koruyucusu YOK, ortağı ve denkleri YOK, danışmanı YOK, yardımcısı YOKtur. 


Genişleyecek büyüyecek bir cisim, güzelleşecek bir cevher, fenaya mahkûm bir araz, parçalara ayrılacak bir bileşim, temsil edilecek bir araç, şekillendirilecek bir eser değildir.. 


Hayalî bir varlık da değildir ki, sınırlanabilsin... Doğal varlıklardan hiçbiri, rastlantılardan hiçbiri de değildir. Gözle görülecek bir karanlık, parlayacak bir ışık da değildir.


Dokunmadan eşyayı bilgisiyle kuşatır, dokunmaksızın her şeye hükmeder.


Güçlüdür, Hakimdir, Tek İlah'tır, ölümsüz bir diridir..


Sonu olmayan, Ebedîdir (Baki), Adaletli (Adl), Güçlü (Kadir), Merhametlidir (Rahim), Bağışlayıcıdır (Gafur), Yönetendir, Yaratandır (Hâlık), Yaratıcı (Fâtırdır) da ancak O'dur! Varlığı sonsuzdur, gücü sürekli­dir. Her zaman varlığını sürdürür, hiçbir zaman uyumaz! Azizdir, kimse onu zelîl edemez!


En güzel isimler, en yüce sıfatlar O'nundur! O, en yüce örneğin ta kendisidir. Onu hayal edemezsin, akıllar onu anlamaz...


Kıyasla idrak, insanlarla temsil edilemez. Akıllar O'nu şekillendiremez, Zihinler O'nu sınırlayamaz, sınırlarıyla tanımlayamaz!.. 


Yaratmış olduğu, meydana getirmiş bulunduğu varlıklara benzemekten tamamen arınmış ve eşsizdir!


İnsanları soyan, herkesin kazandığı ameli bilen de O'dur. Kendilerini tam manasıyla sayıp yarattığı varlıklar kıyamette O'na tek tek geleceklerdir! 


Yedirir yedirilmez; rızıklandırır, rızıklandırılmaz; kurtarır kendisinin kurtarılmağa ihtiyacı olmaz... O yaratıklarını bir menfaat elde etmek veya bir zararı defetmek için yaratmamıştır. Veyahut onları herhangi bir sebepten, ya da hadis olan bir düşünceden dolayı yaratmamıştır... 


Bilakis varlıkları tamamen hâdiselerden ayrı bir iradeyle yaratmıştır! Yüce ve Şanlı olandır.. Dilediğini tam manasıyla gerçekleştiren yine O'dur!


Her şeyi yaratmaya, zararları gidermeye, varlıkları değiştirip dönüştürmeye, şikâyetleri ortadan kaldırmaya, varlıkları bir durumdan diğerine dönüştürmeye yeten güç hiç şüphesiz O'dur! Her an O, bir icraat içerisindedir. Belirlediği takdir anına kadar yönlendirir ve idare eder...


Varlıkları düzenlemek ve kontrol etmek konusunda hiçbir yardımcısı yoktur. O, vardır... Varlığı da kendisine aittir! Varlığının başlangıcı olmadığı gibi sonu da yoktur! Gaybı bilen O'dur. Sonradan yaratılmış değildir.


Sonsuz bir güce sahiptir. Evreni, başı ve sonu olmayan bir iradeyle düzenler... İradesinde eksiklik yoktur. Hafızdır, unutmaz. Kayyumdur, yanılmaz. Rakiptir, gaflete düşmez. Halimdir, acele etmez. İhmal etmez, istediği zaman ceza vermeye gücü yeter…


Kullarının kimine kısar, kimine bolca verir, kiminden hoşnut olur, kimine gazap duyar. Onları bağışlar, merhamet eder. Yaratıklarını var ettiği için O'na kadir denilmeyi hak eder.


Onları kusursuz ve en güzel bir düzen içinde yarattığı için RAB denmeye layık olmuştur. Kullarının eylemlerini, onların arzuladığı şeyin gereği olarak gerçekleştirdiği için Âlim denmeye layık olmuştur.


Hiç kimse O'na benzeyemez. Temsil edilemez, şekillendirilemez; O'nun Zâtına hiçbir varlık hiçbir sıfat benzemez! Bu yüzden O'nun benzeri dahi yoktur ve O, Semî (işiten) ve Basîr (gören)dir. Her şey O'nunla var olur.


Varlığı ezelî ve ebedîdir. Her canlı O'nunla hayattadır. O'nun büyüklüğü karşısında zihinler durur, düşünceler işlemez; kendi aczini anlar ve sadece eksiksiz bir tevhidin mümkün olduğunu görür. İnsanlar ve tüm varlıklar O'nun birliğini haykırmak için bir araya gelir.


Azamet, büyüklük ve yüceliğinin karşısında en olgun akıllar bile şaşkınlığa kapılır…


O'nun zâtının kudretini hiçbir akıl idrak edemez. O'nun eşsizliğini anlamaya çalışan gözler körleşir, göremez.


O'nda öyle bir heybet var ki bütün illetleri öldürür. Öyle bir infirad (teklik) var ki bütün teaddüdü yok eder. 


O, öyle bir varlıktır ki, tanımlanamaz ve sınırlanamaz! O celâldir, varlığın niteliğini yok eder; Kemâldir, benzerliği ortadan kaldırır. O'nun bütün varlıkları kuşatan bir kudreti vardır... Yüceliğe sahiptir. 


Hiçbir yücelik O'nunkine eş olamaz.


O'nun ilmi; göklerde, yerlerde, bunların aralarında; yerin altında, denizlerin dibinde ne varsa hepsini kuşatır. Her kılın çıktığı, ağacın bittiği, her yaprağın düştüğü yeri bilen de O'dur! 


Taşların ve kumların sayısını, dağların ağırlıklarını, denizlerin ölçülerini, kulların eylemlerini, eserlerini; nefeslerinin sayılarını bilen hiç şüphe yok ki O’dur!


O, mekanla bağlı degildir. İlmi her yeri, her şeyi kapsar. 


Öyleyse birlikte tasdik edelim…


Varlığının önü, bekâsının sonu olmadığına birlikte kabul edelim...


Ebediyetinde şekillendirme örneklendirmesine yer yoktur…


Kendini yaratıklara, yalnızca birliğini kabul ettirmek, var olduğunu kanıtlamak için sıfatlarıyla tanıtmıştır.


Varlığına açıkça onay vererek, kesin bir inançla inanırız. Aksi takdirde O'nun özünü (Zât'ını) idrak etmek, akıl için mümkün değildir…


Vehmin anlattığı, fehmin açıklamağa çalıştığı, aklın ha-yallendirdiği, zihnin tasavvur ettiği her ne varsa: ALLAH'ın azameti, celâl ve kibriyası onun hilaf madır... 


Evveli de, Âhiri de; Zahiri de, Bâtını da ve her şeyi tam bir şekilde bilen de O’dur!...


Seyyid Abdulkadir Geylani

bottom of page