top of page

MURRAY GELL-MANN VE MEVLANA HALİD BAĞDADİNİN HIZIR TEZKİRESİ…

Çekirdek fiziğinde oluşturduğu Kuark Teoremi ile “kuark” denilen parçacıkların doğruluğunu kanıtlayan Amerikalı bilim adamı “Murray Gell-Mann”ın (1929-….) (S65) buluşları ile Hızır Tezkiresi arasında dikkat çekici çok ilginç bağlantılar vardır. Bazı tesadüflerle ortaya çıkan bu bağlantılar, Aiberg’in kitaplarında ayrıntılı olarak açıklanmıştır. İnanılmaz evrensel sırlar taşıyan Hızır Tezkiresi’nin bu olayla ilgili bölümünü aşağıda sunuyoruz:


“Devir, talebelerimin talebelerinin talebelerine vasıl olduğunda, onlara, “Z” ve “K” harflerinin esrarını muhtevi bu delilleri izhar ediniz: “Z” harfi, “Üç Karanlığın” baş harfidir. Bunlar, “Z-Kürre”, “Z-Zerre” ve “Z-Zeman”dır. Dikkat ediniz, bu üçü, “Üç Karanlık Kuvvetin” ana işaretleridir. Devirin vasıl olmasının ana işareti de, evvela “Nasrani” ulemasının “Üç Aydınlığı” bulmalarıdır. Müslüman gariplerim, “Üç Karanlığı” ondan sonra bulalar. “Üç Aydınlığın” sırlı harfi, “Kef-Kef” sürtçmesidir. Onun da ana işareti, ismi “C” (Cim) harfi olan Nasrani şairin mısralarında gizlidir.


Üçü “Zahirde Aydınlık”, üçü “Batında Karanlık” olan “Altı Kuvvet” vardır ki, Kainat bunlar üzre muharrektir. Cümlesinin üzerinde bir “Yedinci Kuvvet” vardır ki, o “Altı Kuvvet” bundan çıkmaktadır. Aşikar kuvvetler aydınlıktır ve tabiatı mümteziçtir. “Üç Karanlık Kuvvet” ise, zifiri-zımni ve zemana zulmettendir, tabiatları sabitiyyedendir. “Üç Aydınlık Kuvvete” hakim olan “K” harfi, “K-Kürresi”, “K-Zerresi” ve “K-Kuvve-i Irkı”dır. Bunun ana işareti de, “C” (Cim) adlı şairin yazılmamış mısralarındadır.


O, yazılmamışı yazdıran ve bana Tezkire’yi yazdıran böyle yazdırdı. “Nun”, “Kalem” ve yazdıklarına yemin olsun. Her kim, yazılmamış söylendiğinde onu vakti gelince idrak ederse, “yedi mesani buutun” batındaki sırrının sebit “yedi” ile sabit olmuş “Kuvve-i Irkiyye” esrarı ilahisine murabbası ile mazhar olur.”


Hızır Tezkiresi’nin devamı daha sonraki çağlara hitap etmekte ve tam anlamıyla iyice anlaşılmaz şifrelere dönüşmektedir. Halidi-Doğu dalının lideri Hekim Bey tarafından, “Zamanı geldi” düşüncesi ile Halidi-Batı dalının lideri KMA’ya gönderilen bu döküman, KMA tarafından kopyalar çıkartılarak ve bazı tercüme notları düşülerek gerekli Zig-Zag mensuplarına gönderilmiştir. Aiberg’e ikinci elden gelen kopyada, KMA’nın kendi notları da bulunmaktadır. Bu not, Tezkire’nin kenarında yanlamasına olarak, Arap alfabesiyle, ancak soldan sağa İngilizce yazılmıştır. Notların bir yerinde, “İnşallah, siyah elbiseli hahamların bundan haberi olmaz” yazılıdır.


Tezkire’nin yukarıdaki bölümü, Hekim Bey’in Osmanlıca’sı ile yazılmıştır. Bu metni, günümüz Türkçe’sine aşağıdaki gibi çevirebiliriz:


“Üç kuşak sonraki öğrencilerime, “Z” ve “K” harflerinin gizliliğini içeren şu kanıtları bildirebilirsiniz: “Z” harfi, “Üç Karanlığın” baş harfidir. Bunlar, “Z-Makrofizik” (Gök Mekaniği), “Z-Mikrofizik” (Kuantum Mekaniği) ve “Z-Zaman” (Gök Mekaniği), “Z-Mikrofizik” (Kuantum Mekaniği) ve “Z-Zaman” bilimi olup, bunlar büyük bir sırrın işaretleridir. Bunları bildirme zamanının geldiğinin ana işareti, Hıristiyan bilginlerin “Üç Aydınlığı” bulmalarıdır. Önce Hıristiyan bilginler bu “Üç Aydınlığı” bulacaklar; ondan sonra Müslümanlar “Üç Karanlığı” bulacaklardır. “Üç Aydınlığın” cifirsel harfi, “Kaf (Kalın) - Kef (İnce) dil sürtçmesidir. Onun ana işareti ise, adı “Cim” olan bir Hıristiyan şairin dizelerinde saklıdır.


Oradaki ana işaret, “Üç Aydınlığı” dışa vurmuş, “Üçü” vurmamış olan, “Altı Aydınlık ve Karanlık Kuvvet” olup; evrenin dinamiği, bu “Altı Kuvvet” üzerinde kuruludur. Bu “Altı Kuvvetin” tümünü, “Yedinci” bir başka “Kuvvet” yaratmıştır. Işıyan kuvvetler değişkendir; ışımayanlar ise sabittir. “Aydınlık Kuvvetlere”, “K-Makroevren”, “K-Mikroevren” ve “K-Irk Kuvveti” denilir. Bunun ana işareti ise, “Cim” adlı bir Hıristiyan şairin dizelerinde yazılıdır.


O, yazılmamışları bana ve şaire yazdıran, böyle yazdırdı. Her kim yazılmamış söylendiğinde, zamanı gelince onu kavrarsa, “yedi şifreli boyutun” içteki sırrına ait “Yedi Irk Kuvvetl”nin ilahi sırrına açıktaki “dört boyutlusu” ile birlikte ulaşmış olur.”


Hızır Tezkiresi’nin bu bölümünde, “ışıyan kuvvetler”den söz edildiğine göre, “K-Kürre” sözüyle optik ışıyan yıldızların; “K-Zerre” sözüyle ise, “foton”ların, yani dedektörlerin kaydettiği, gözlenebilen “kuant”ların kastedildiğini anlıyoruz. Bundan sonrasını, bir süre Gell-Mann ile mesai arkadaşlığı yapmış olduğunu söyleyen Aiberg’in ağzından dinleyelim:


“K-Kuvve-i Irk” sözüyle de “kuark”ların kastedildiğini, 1970’li yıllarda Los Angeles’deki UCLA Üniversitesi’ne bağlı Berkeley Laboratuarı’nda, çekirdek fiziği uzmanı olarak çalıştığım sıralarda tanıştığım, kuarkların isim babası, Amerikalı Murray Gell-Mann ile yaptığım görüşmelerden sonra ortaya çıktı.


Laboratuvardaki parçacık hızlandırıcılarında şef görevi ile çalışmaktaydım ve çalışma konum, “kuark” adı verilen parçacıkların doğruluğunu kanıtlamaktı. Gell-Mann, 1963 yılında kuarkları bulmuştu (K111). Aynı konuda çalıştığımız için kısa zamanda biraraya geldik. Gell-Mann, Dünya’da hiç kimsenin bilmediği, hiç bir sözlükte yazılı olmayan “kuark” sözcüğünü ilk olarak kullanan kişiydi. Acaba bu sözcüğü nereden bulmuştu? Bunu kendisine sorduğumda, “Anlamını ben de bilmiyorum. Bu ismi rüyamdaki bir şiirde gördüm. Hiç okumadığım bir şairin bir kitabındaki bir mısra ile bağdaştırdım” dedi. Bu konu o kadar ilgimi çekmişti ki, kendisinden ayrıntılı açıklama istedim.


Gell-Mann, mezonların ve çekirdek parçacıklarının (proton ve nötronların) kuarklardan oluştuğunu ilk ortaya koyan kişiydi. Anlattığına göre, mezonları en basit bir şekilde açıklayabilecek bir model kurmak için, bütün bir gün ve gece zihnini yormuş ve sabaha karşı da uyuyakalmıştı. Öğleye doğru gördüğü ilginç rüyada, “İki eline iki yumurta verildiğini, bu yumurtalardan birinin üzerinde “P+” ve diğerinin üzerinde “N” yazılı olduğunu” görmüştü. Bunların proton ve nötron olduklarını hemen anlamıştı.Bu arada, avucundaki yumurtalar içten vurulan darbelerle çatlamaya başlayınca, yumurtaları yere atmış ve yerde parçalanan yumurtaların içinden, birbirine yapışık üçer tane bilya çıkmıştı. Rüya görmeye pek de alışık olmayan Gell-Mann’ın rüyasının devamı daha da ilginçti. Noel Baba tipinde, (Batılı erkeklerin klasik yatak kıyafeti olan) gece entarisi ve yatak takkesi giymiş kır saçlı biri belirmiş ve kendisine kafiyeli üç beyit okumuştu. Gell-Mann bu beyitleri ezbere biliyordu:


“For Master Mark, Three Dark,

Dark is Strenght of Light”

(Amir İşaret için Üç Kara, Kara Işığın Gücüdür)


“For Master Mark, Three Arc,

Arc is String of Bright”

(Amir İşaret için Üç Arç, Arç Aydınlık Ipliğidir)


“For Master Mark, Three Quark,

Quark is Strange of Tight”

(Amir İşaret için Üç Parçacık, Parçacık Sıkı Tuh'dur.)


Gell-Mann, bu şiirdeki üçüncü beyiti anlamadığını söylediğinde, rüyadaki kişi, kendisine, şair James Joyce’un bir kitabındaki benzer beyitleri okumuş ve gitmişti. Beyitleri ezberleyinceye kadar aynı rüyayı üç-dört kez gören Gell-Mann, ünlü Kuark Teoremi’ni bu rüya üzerine kurduğunu söyledi.”


Gell-Mann, gördüğü bu rüyayı çalışma arkadaşı George Zweig’e söyler. Zweig, proton, nötron ve mezonların bölünebileceği hipotezini ilk olarak ileri süren, Zig-Zag mensubu bir bilim adamıdır. Zweig, “James Joyce” adının kendisine hiç yabancı gelmediğini söyleyip, üniversite kütüphanesinde Joyce’un kitaplarını araştırır. Rüyada söylenen üçüncü beyitin Joyce’un bir kitabında yer aldığını görünce heyecanla telefona sarılıp, Gell-Mann’ı acele kütüphaneye çağırır. Gerçekten, Gell-Mann, daha önce hiç görmemiş olduğu bu kitabın aynen rüyada gördüğü kitap olduğunu hayretle görür. Biçimi, kapağı ve her şeyi ile kitap, rüyada gördüğü kitabın tıpatıp aynısıdır. Kitabın adı, “Finnegan’s Wake” (Finnegan’ın Uyanışı) (K85) dir. Rüyada gördüğü yaşlı adamın söylediği üçüncü beyit kitapta aynen yer almakta, ancak birinci ve ikinci beyitler bulunmamaktadır. Gerisini Aiberg’den dinleyelim:


“Gell-Mann tam bunu anlattığı sırada öyle bir şey söyledi ki, birden beynimde şimşekler çaktı. Gell-Mann şöyle demişti: “Üçüncü beyitin dışında, şair, diğer iki beyiti kitabında yazmamış. Ne tuhaf ki, kitapda yazılı olmayan o iki beyit bana rüyamda söylendi.” Şaşkına dönmüştüm. Çünkü, Hızır Tezkiresi’nde sözü edilen, “yazılmamış şiirin söylenmesi” olayı, Gell-Mann’ın rüyasında tecelli etmişti.”


HANS VON AIBERG

bottom of page