Kendi kendini gören…
ayrılık, boşu boşuna
başlarsa/ öne eğilmiş ve
denizin yosun tutmuş gözleri
başı dumanlı dağların ufkuna bakar/uğrun uğrun
aşkın zincirden halkasını koparan /alınyazısı dakikaları
birisi var ki
gözüne inmiş perde/ gözlerim gözlerinde
dünlü günlere hasret o,
boğuluyor
külçe külçe hüzünler yağarken
üzerine üzerine…
esrik bakışlı aşklar, nerede başlar
nerede biter?
ihanet ettiğin insanın ahı
vicdanının hep ensesinde/ruhlar da sarılır
otur konuş hayaliyle /görebiliyorsan eğer
bulursa gözlerin gözlerini
feryatlar yükselmemişse gökyüzüne /mevsimlerde
hasret,
daha uzak değilse/beklenen günler
intikam mührü vurmamışsa alınyazısı
yüzleri kararanların yüzüne…
ikimizden hatıra, bu çalkantılı aşk denizi
dünyaya gelmedik
bir çocuk / Süreyya kamerinde
seslenir, her gece
aşk kadar nazlı saat kadar gerçek…
o büyülü aşkın gül kokulu yapraklarını kurutup sakla
başını öne eğip dinle dur, ayrılık şarkılarını
dersin “ kaderim ellerinde.”
aşkımız bir sınav kâğıdı /ayrılık nedensiz soru
de, gerçeği
aşk koşarak geçebilmektir her engeli
de, isyanları çağır şimdi
neye yarar?
yolumuz düşmüşken hep hüzünbaz köşelere…
gelip dayanmışız
nice deli sevdaların çelikten kapısına
açılsa da bir açılmasa da
biz yaşamıyor gibi yaşıyoruz nasıl olsa
sen hep yaşıyor gibi yaşa…
okumaya çalıştım kalpte sızı bütün aşkları
ama bir nokta kaldı ki
gözlerimin, gözlerimin, gözlerimin gözlerinde
onunla gördüm kendi kendimi yeniden
artık bize diyebilirler:
“yeniden kendi kendini gören”
hiçbir aşka teslim olmayı geçirmedik
bir kere olsun içimizden…
Ferhat Saul Aaron
Hizirlayolculuk.com