YÜREĞİNDE HAPİS...
bir sabah uyanır içimde bir hüzün
bin umut gömülür gecenin koynunda
belki saat üç, belki dört suları
gözlerim ufka dalar, suskun,
bir yağmur damlası düşer kalbime,
hiç durmadan, usul usul.
boşuna mıydı bu kadar beklemek?
yanılsamalarla sarılı her an
korkulardan kaçıp saklanmak ister insan,
oysa gerçekler hep aynı yerde,
hep yanı başında, hazır ve nazır.
her şey senin için, her şey bir iz,
umutlarla yeşeren düşler,
hayal kırıklıklarının gölgesinde solgun,
zamanın ezgisinde yankılanır yıllar
göz açıp kapayana dek geçip giden,
her şey bir döngüde hep aynı,
sıra sıra bekler gelir hayat.
gençliğin gürültülü adımlarıyla
bir konağa kadar uzanan yollar,
ve aşkın titreyen resimleri,
her şey eskide kaldı bir karede,
sevda adına ne varsa,
en doruğunda hissedilen o sevgi
yavaşça solmuş zamanın ellerinde.
hangi dost bırakmadı seni yarı yolda?
hangi hatırada buldun kendini?
ne dostlar vardı, ne sevgiler
ışıl ışıl parlayan ümitlerin,
hepsi silindi birer birer,
kaldı geriye sadece yüreğinin derinliklerinde
kararan sabır taşı.
zamanla eriyen gençliğin izleri,
beyazlayan saçlar, kırışan yüzler
her gün bir kapı daha kapanır ardında,
her gün yeni bir önlem, yeni bir vedayla,
boyaların inadına ağaran saçlar,
üzülme, gelir o gün elbet
sonsuz gençliğini geri getirir sana.
bir sabır taşı ki, yüreğinde döner durur,
ah etsen de, sessiz kalsan da
o hep karanlıkları aydınlatır,
belki acıları yavaş yavaş yudumlamalı insan
sabır taşının çatlayacağı o güne kadar
her sevda biter,
her aşk kalpte hapis kalır,
sonsuz bir yalnızlıkta...
Saul Aaron