top of page

Sitenizdeki bir yazıda, Ricalül gayb velilerinden ebdallerin İbrahim Aleyhi selamın genlerini taşıdığı söyleniyor… Salli- Barik salatında, “İbrahim ve nesline merhamet ettiğin gibi” dua kapsamı içinde bu gaybi sır gizli mi?- A, SALİH

Âlemlere Rahmet olarak gönderilen Peygamber Efendimiz (sav); namaz oturuşlarındaki dua için bazı salatlar öğretmiş… Bunlardan biri de Salli-Barik duasıdır…


“Allahumme salli ala Muhammedin ve ala ali Muhammed kema salleyte ala İbrahim’e ve ala ali İbrahim inneke Hamid’ün Mecid.”

Bu salatın anlamı şöyledir:


(Allah’ım! İbrahim’e ve İbrahim’in ailesine merhamet ettiğin gibi Muhammed’e ve Muhammed’in ailesine de merhamet eyle. Şüphesiz sen, çokça övülen, şan ve şeref sahibisin).


İbrahim Aleyhi selam; ehli kitabın zanlarının aksine Yahudi ve Hristiyan değildir. Yaşadığı çağda, Âlemlerin Rabbi olan Allah’ı bırakıp da putlara tapan müşriklerden de değildir. İbrahim Aleyhi selam, Hanif bir Mümindir ve İslam peygamberidir.


“İbrahim, Yahudi değildi. Hristiyan da değildi. Hanif bir Müslimdi. O, müşriklerden de değildi” (Âl-i İmran suresi, 67. Ayet).


Ehli kitap olan Yahudi ve Hristiyanlar şöyle derler: “Yahudi ve Hristiyan olun ki hidayete eresiniz!” Hâlbuki hidayete ermek; yalnızca Hanif olan İbrahim’in dinine özgüdür… Çünkü Yahudi ve Hristiyanlar kendilerine indirilen kitapları tahrif etmişler; İsa Mesih’i; Allah, Allah’ın oğlu olarak ön görüp kâfirlerden olmuşlardır.


“Dediler ki “Yahudi ve Hristiyan olun ki hidayete eresiniz.” De ki “Hayır, öyle değil! Bilakis, asıl hidayet Hanif olan İbrahim’in yoludur ve o, müşriklerden de değildi” (Bakara suresi, 135. Ayet ).


Müslümanlar; Âlemlerin Rabbi olan Allah’a iman ederler, O’na şirk koşmazlar. İbrahim, İsmail, İshak, Yakub ve torunlarına indirilenlere; Musa ve İsa Mesih’e, nebilere verilenlere kayıtsız şartsız iman ederler. Peygamberler arasında ayrım yapmaksızın onlara inen kitaplara da iman ederler… Bütün işlerinde Allah’ı vekil tutup yalnızca O’na teslim olurlar…


“Deyin ki “Bizler; Allah’a, bize indirilene, İbrahim, İsmail, İshak, Yakub ve torunlarına indirilene, Musa’ya ve İsa’ya verilene, nebilere Rablerinden verilene iman ettik. Onların arasını ayırmaksızın hepsine iman ederiz ve biz, Allah’a teslim olanlarız” (Bakara suresi, 136. Ayet).


Âlemlerin Rabbi olan Allah; Âdem, Nuh, İbrahim ve İmran ailesini seçkin ve üstün kılmış… Bu üstün soydan, yüz binlerce evliya gelip geçmiş… Ricalül gayp velilerinin büyük çoğunluğu İbrahim Aleyhi selam neslinden gelmekte… Özellikle, ricalül gayp velilerinden ebdaller İbrahim Aleyhi selam neslinden gelmekteler… Bu ebdaller; kimi mutasavvıflar tarafından Yediler olarak nitelendirilir; ama bu doğru bir çıkarım değil… İbrahim neslinden gelen Ebdalleri yeryüzünde; yalnızca Âlemlerin Rabbi olan Allah bilir… Bir de kendilerine bildirilenler… Bu ebdaller, doğrudan doğruya Allah tarafından irşat edilirler…


“Şüphesiz ki Allah, Âdem’i, Nuh’u, İbrahim ailesini ve İmran ailesini âlemler arasından seçmiştir, üstün kılmıştır” (Âl-i İmran suresi, 33. Ayet).


İbrahim Aleyhi selamda, Rahim esması isimi azam mertebesinde açığa çıkmış… Bundan dolayı da İbrahim Aleyhi selam oldukça yumuşak huylu, halim, naif, duygusal bir karaktere sahip… Âlemlerin Rabbi olan Allah’a imana davet ederken, kavminin vurdumduymazlığı karşısında çokça “ah çekip” Allah’a yönelen bir peygamber… İbrahim peygamber, Musa aleyhi selam gibi celalli değildi; yumuşak huylu, şefkatli, naif, ince kalpli, duygusal bir peygamberdi.


“Çünkü İbrahim yumuşak huylu (ince kalpli, duygusal), çokça “ah” çeken ve (Allah’a) yönelen biriydi” (Hûd suresi, 75. Ayet).


İbrahim aleyhi selam; yalnız başına bir ümmettir. Çünkü İslam ümmetinin bütün vasıflarını kendi üzerinde toplamış… Ricalül gayp velilerinin büyük çoğunluğu da tıpkı İbrahim Aleyhi selam gibi yalnız başlarına bir ümmet gibiler… Olanca güçleriyle şehvetlerinin peşine düşen topluluklar içinde (dünya sevgisi, karşı cinsle aşk yaşamak, mal mülk, kariyer, eş, çocuk sevgisi şehveti vb…) yalnız başlarına bir ümmet gibiler ve şehvetlerinin peşinden koşan toplum içinde hep garip ve yalnızlar…


“Hiç kuşkusuz İbrahim, tek başına bir ümmetti. Gönülden Allah’a kulluk yapan, (şirki terk edip dini Allah’a halis kılan bir) Hanif’ti. Müşriklerden de değildi, olmadı” (Nahl suresi, 120. Ayet).


İbrahim Peygamber; kendi soyundan gelen kimselerin Salih kimseler olması için Âlemlerin Rabbi olan Allah’a çok dua etmiş… Ancak bu duası kabul olmamış… Nuh ve İbrahim Peygamberin zürriyetine peygamberlik verilmiş; peygamberlik, bu iki peygamberin zürriyetinden gelenlere verilmiş…


Örneğin; Âlemlere Rahmet olarak gönderilen Peygamber Efendimiz (sav) Hazreti İbrahim peygamberin soyundan… Peygamber Efendimizin (sav) soy bağı, İbrahim aleyhi selamın oğlu İsmail’e, oradan da Hazreti İbrahim’e uzanmakta…


Peygamber Efendimizin (sav) nezih, üstün mübarek soyundan gelen “seyyidler” “şerifler”, de kıyamete kadar uzayıp gidecektir… Bu üstün soydan; yüzbinlerce büyük evliyalar; ricalül gayp velileri; Salihler, Sıddıklar gelip geçmişler…


Şöylesi bir sual hatıra gelebilir: “Hazreti İbrahim’in ve Peygamber Efendimizin (sav) soyundan gelen kimselerin hepsi hidayete ermiş Hanif müminler midir?” Maalesef ki hayır… Bu soydan gelenlerin pek azı hidayete ermiş Hanif Müminlerden… Büyük İslam âlimlerinin, evliyaların, ricalül gaypların kahır çoğunluğu seyyid nesildendir ve bunların oranı neredeyse %’ 10 civarında… İbrahim aleyhi selamın, Peygamber Efendimizin (sav) soyundan gelenlerin çoğu maalesef fasık…


Fasık kime denir?Allah’ın emrettiği farzları hakkıyla yerine getirmeyen; dinin yasak sınırlarını aşıp her türden günahları işleyen, İslam’ın hükümlerini benimsemekle beraber, bunların bir kısmını ya da tamamını ihlal ve inkâr eden kimselere fasık denir… Fasıkların tümü cehennem ehlidir…


“Andolsun ki, Nuh’u ve İbrahim’i de gönderdik ve her ikisinin zürriyetlerine peygamberliği ve Kitab’ı verdik. Onlardan kimisi hidayet ehlidir. Onların çoğu ise fasıklardır” (Hadîd suresi, 26.Ayet )...


Âlemlerin Rabbi olan Allah “fasık” kimselere hidayet nasip etmez… Şayet tövbe edip Hanif İslam’a dönmüşlerse o başkadır…


İster İbrahim Aleyhi selamın, isterse Peygamber Efendimizin (sav) soyundan gelsinler, fasık kimseler için peygamberlerin, Salihlerin, evliyaların mağfiret ve bağış duaları kesinlikle bir işe yaramaz… Âlemlerin Rabbi olan Allah; böylesi duaları, asla kabul etmez. Çünkü Allah, kesin olarak fasık kimseleri mağfiret etmeyecektir ve bütün fasıkların sonu, cehenneme dökülmektir…


Örneğin, Ebu Leheb bir fasıktır… Hem İbrahim neslindendir hem de seyyiddir. Âlemlerin Rabi olan Allah kendisine “Eli kurusun!” diye beddua etmiştir ve ebedi olarak da cehennemde yanacaktır… Ebu Leheb’ in İbrahim aleyhi selamın soyundan gelmiş olması kendisine hiçbir katkı sağlayamamış…


“Senin onlar adına mağfiret dilemen ile mağfiret dilememen onlar için birdir. Allah, onlara kesin olarak mağfiret etmeyecektir. Şüphesiz Allah, fasık bir kavme hidayet vermez” (Münafikun Suresi, 6. Ayet).


Salli- Barik salatında, “İbrahim’e ve nesline merhamet ettiğin gibi…” dua kapsamı içinde; İbrahim aleyhi selamın soyundan gelen Hanif Müminlere, Salihlere, Sıddıklara, şehitlere, evliyalara, velilere ve ricalül gayp ebdallere atıf var… Ricalül gayp velilerinin pek çoğu İbrahim aleyhi selamın soyundan gelmekte… Özellikle de ebdaller…


İbrahim aleyhi selamın ve Peygamber Efendimizin (asv) üstün soyundan gelen bütün Hanif seyyidlere, şeriflere, evliyalara, velilere, ricalül gayp adamlarına, ebdallere selam olsun…


Anlattıklarımızın en doğrusunu; yalnızca Âlemlerin Rabbi olan Allah bilir…


SÜREYYA HADİ ÜLKER

Hızırla Yolculuk

bottom of page