top of page

Sözler 34

Hayallerde, deniz manzaralı iki dönümlük arsa umudu, orada hep gelecek zaman villaları…


Dert yanmak; derdi çoğaltır…


Odaklan sen de senden öncekiler gibi var gücünle dünyaya; nasıl olsa dünya hayatı baki…


Arkadaşlarım, dostlarım vardı çevremde kardan adamlardan; hakikat güneşi doğunca hepsi eriyip yok oldular…


Budar kader, dalı budağı; olan ağaca olur…


Sessizlik, sese isyan edince; şiir imgelerinin içi içine sığmaz…


Ölü seslendi “Bir gün, benim gibi sen de geleceksin buraya.” Veli yanıt verdi “Kalbimde dünya aşkı yok ki…”


Şayet bir günü kırk sekiz saat yapsalardı; herkes zil takıp oynardı…


Kızları anlıyorum, erkekleri anlıyorum; seni anlayamıyorum…


Derken hasret güneşi denize battı; umut, Ay ışığındaki yakamozun dansına kaldı…


Karın içinde alev alev yanan kar; yalnızca susayınca güneşi arar…


Kaldırım taşlarının hayali; ayakaltında çiğnenmemek…


Pasaklı sonbahar mevsimlerinin güneşi, bahar umutlarının ömür törpüsü…


Bekâr kızlar ve erkekler isimi azam duasını niçin ararlar? Kendilerine sorun…


Para her şeydir, para candır, para huzurdur ve para, mezarda sizlere ömür…


Şiir dizelerinde kalmış hercai aşklar; dil göstergelerinin ardında ölü âşıkların dansı…


Ah, kızlar Allah’ın velilerini bir bulsalar… Eee, ne yaparlar? Tabii ki kiminle evleneceklerini sorarlar…


Zaman kötüydü, kendisi çok iyiydi; o kadar çok iyiydi ki parasını yemeyip içmeyip ha bre biriktiriyordu…


Ölü anıların başkentinde; kalplerden sürgün olanların yas süreği…


İkiyüzlülüğün şartı nedir? Yalanla öpüşmek, altı yüzlü aşk yaşamak, aldatmayı aldatmak, yeminden dönmek, sonra da namuslu ve günahsız görünüp başkalarını suçlamak…


Konuşmalarına bakınca sütten çıkmış ak kaşık gibi duruyordu; kalp gözüyle bakanlaraysa simsiyah bir kömür…


İnsanların çoğu nefislerinin elinde birer kukla gibiler; nefisleri kendilerini nasıl oynatıyorsa işte öyle oynuyorlar…


İnsanlara; “Allah’ın şu esması; yaşlılığı gençliğe; çirkinliği güzelliğe çeviriyor.” deselerdi; günde en az yüz bin defa o esmayı, büyük bir zevkle zikrederlerdi…


Sufinin ölümü; dünyayı amaç edinip dünya sevgisini kalbe doldurmakla başlar…


Sabır; hem Cehennem azabıdır; hem de Cennet huzuru...


Her insan, besmelenin içindeki bir sırdır…


Kum saatindeki kumlar gibi musibetler damla damla düşerler, birden bire kurtuluş yoktur...


Nefisler Allah’a düşman; Allah da nefislere… Allah, nefise düşman olduğu için dünya hayatında mutsuz olup acılar yaşamak, bir alınyazısı…


Kızlar; çoğunlukla karşılarına çıkan velilere âşık olurlar, sonra da bir serseriyle evlenirler…


Leyla; Mecnun aşkı için çöllere düşmedi, işte Mecnun’un sorunu da bu…


Tek taraflı aşk; çoklu asimetrik bir bela…


Elinden gelen her şeyi yaptıktan sonra, işi Allah’a bırakıp tevekkül et… Aksi takdirde, yükün altında kalıp ezilirsin…


FERHAT SAUL AARON

Hızırla Yolculuk

bottom of page