ŞEYH ALİ KARA EL- NAKŞİBENDİ
Şeyh Ali Kara el-Nakşibendî, (d. 1900, Türkiye Malatya/ Akçadağ Aşağı Örüçkü ) / (ö. 1971 Türkiye/ Malatya Akçadağ Aşağı Örüçkü) âlim, mutasavvıf, mürşit.
Şeyh Ali Kara el- Nakşibendi; 1900 yıslında Türkiye / Akçadağ Aşağı Örüçkü köyünde dünyaya gelmiştir. Babası Ali Seydi Efendi, annesi Fatma Hanım’dır. Ailesi, Aşağı Örüçkü’de; ibadetli, abid, ihlaslı, takva sahibi, güven duyulan kişiler olarak tanınıp bilinmektedirler.
Şeyh Ali Kara el- Nakşibendi, ilk dini terbiyesini ailesinden ve Örüçkü’deki din âlimlerinden almıştır. Çocuk yaşta Kur’an okumayı öğrenir. Dönemin hassas şartları içerisinde din âlimlerden zahiri dersler alır.
Askerliğini Malatya şehir merkezinde yaparken Gavsül- Sakaleyn Es- Seyyid Şeyh Osman Nuri Hazretleri ile Malatya Yeni Camii’de karşılaşır. Şeyh Osman Hazretleri namaz bitiminden sonra Kur’an okur.
Şeyh Osman Nuri hazretleri Yeni Cami’de, Davudi bir sedayla Kuran okurken, cemaat bir anda cezbeye gider, kendilerini cami duvarına, sağa sola fırlatıp sayha atanlar, hıçkırarak ağlayanlar olur. Bu hadiseye tanık olan Ali Kara el- Nakşibendi içinden şöyle der:
“Bu adamı nazardan öldürmezlerse iyi… Bu kuran okuyan kişi kimdir acaba?”
Namaz bitiminden sonra Kur’an okuyan kişiyi araştırır. Onun binbaşı olduğunu öğrenir ve Binbaşı Şeyh Osman Nuri hazretlerine manen âşık olur. Malatya şehir merkezinde, Binbaşı Şeyh Osman Nuri hazretlerini takip ettiği, kendisine defaten asker selamı verdiği nakledilir.
Şeyh Osman Nuri hazretlerinin bir dervişi, Ali Kara el- Nakşibendi’ye “ Gel seninle Şeyh Osman Nuri hazretlerini ziyarete gidelim.” der.
Din âlimlerinden zahiri ilim tahsil eden Ali Kara el- Nakşibendi’i o güne kadar; tasavvuf, velayet yollarıyla ilgili herhangi bir bilgiye sahip olmadığından arkadaşına şöyle der:
“Allah Allah; Peygamber, Peygamberdir. Bu şeyhler nereden çıktı?”
Arkadaşının ısrarıyla, birlikte Şeyh Osman Nuri hazretlerini ziyarete giderler. Ali Kara el- Nakşibendi birden ne görse iyi? Kuran okuyuşuna âşık olduğu binbaşı karşısında durmuyor mu? Hayretleri içinde kalır… Şeyh Osman Nuri hazretlerine biat etmek ve kendisinden ders almak ister.
Şeyh Osman Nuri hazretleri, Ali Kara el- Nakşibendi’ye “istihare” verir. Zuhur edecek rüyayı kendisine anlatmasını ister.
Ali Kara el- Nakşibendi istihare yapar. Rüya âleminde altın bir levhaya kabartmayla yazılmış isimler görür. Bu levhada kendisinin de adı yazılıdır. Rüyasını Şeyh Osman Nuri hazretlerine anlatır. Şeyh Osman Nuri hazretleri:
“Mürşitlerimiz senin adını silsileye yazmışlar, onlar yazınca Peygamberimiz ve Allah da yazmış. Mübarek olsun!” der. Şeyh Ali Kara el- Nakşibendiye’ye tarikat dersini tarif eder.
Şeyh Ali el- Nakşibendi, Şeyh Osman Nuri hazretlerinin kendisine karşı öfkeli, kahhar, şedid muamelesine karşın; sevgi, aşk ve tutkuyla ona boyun eğip üstün bir adap ve edeple mürşidine yıllarca hizmet etmiştir.
Şeyh Osman Nuri hazretlerine bağlanan arkadaş çevreleri, yaşadıkları kerametleri ve rüyaları birbirlerine anlatıp dururlarken, Ali Kara el- Nakşibendi yaşadığı hiçbir hali ve rüyayı derviş arkadaşlarına anlatmamıştır. Manevi olarak ilerlemesinde, sır saklamayı bilmesi ve oldukça ketum olması önemli bir rol oynamıştır. Yaşadığı halleri ve rüyaları yalnızca mürşidi Şeyh Osman Nuri hazretlerine anlatmıştır.
Ali Kara el- Nakşibendi, Nakşibendi usulünce -dil damağa yapışık olarak- Allah esmasını çok ileri düzeyde zikrederek kısa sürede manevi mertebeleri kat ‘etmiştir. Şeyh Osman Nuri hazretlerinin emriyle defaten çileye girip çetin riyazetler yapmıştır.
Çetin riyazetler sonunda Şeyh Osman Nuri hazretleri tarafından irşat edilip kendisine halifelik vazifesi verilmiştir.
Şiddetli, kahhar, celalli Şeyh Osman Nuri hazretlerinden sonra, yumuşak huylu, merhametli, melek simalı Şeyh Ali Kara el- Nakşibendi mürşit olarak zuhur etmiştir. Şeyh Osman Nuri hazretlerinin 1944’te vefatından sonra 1971 yılına değin (27 yıl) mürşitlik vazifesini sürdürmüştür.
Şeyh Ali el- Nakşibendi hazretleri; Nakşibendî, Kadirî, Rufai, Sühreverdî, Kübrevi, Dusuki, Bedevi, Şazeli, Çeşti, Mevlevi tarikatlarında halife olarak irşat hizmeti yapmıştır. Yaşadığı dönemde Arap, İngiliz, Rus, Kürt, Zaza, Azeri, Afgan, birçok ırktan, farklı ülkeden binlerce insan onu görmek, sohbetine nail olmak için kilometrelerce yol kat edip kendisine intisap etmişlerdir.
Vefatından önce yerine herhangi bir halife bırakmamıştır. Tarikat tespihi vermekle görevlendirdiği kişiler, tarikatını devam ettirmekteler.
Türbesi, Türkiye/ Akçadağ Aşağı Örüçkü kabristanlığındadır.
Kaynak
1. Sosyal medya alan yazın tarama arşiv bilgileri
3. Sufi nakilleri
Bedir Haris
Hizirlayolculuk.com